10 Kasım 2012



9

9 Yıl, Ölen bedeninin ardından, kimbilir hangi ülkede, hangi isimle çağırılan ve senin ruhuna sahip bir çocuk bugün 9 yaşına bastı... Reenkarnasyona kısmen inansam da gerçek fikrim olamayacak kadar ütopik geliyor tüm bunlar...

Seni Özlüyorum Baba... N

07 Kasım 2012



UYUMAK!

Şanslı’dan sonra ilk kez dün akşam tek başıma kaldım evde, zordu, çok!

Televizyona baktım bir süre, eksiklik vardı, huzursuzluk, ben TV izlerken hiç rahat durmazdı, prime time zamanı onun kudurma zamanıydı… TV tat vermedi…

İnternete baktım… O da bir yere kadar oyalıyor insanı, günlük geyikler, eğlenceli anların paylaşımı, normalde katıla katıla gülebileceğim şeylere tepki veremedim, evde bir tıkırtı eksik…

Uyudum sonra, uyumaya çalıştım… uyuyamadım… arada bir tıkırtı işitip gözlerimi açıyorum, ya yan komşu ya da merdiven boşluğundaki fareler…

Bir karanlık çöküyor eve, sabaha karşı beşten sonra, bütün ışıklar açık sırtıma yastık sıkıştırıp uyuyakalmışım, rüyamda şanslının patileriyle uyandım, telefonumun alarmı!

Sanırım bu işi başaramayacağım… N

06 Kasım 2012


8

Hikaye devam ediyor…
Aşk, sevgi… ve daha birçok insani duygunun iç içe olduğu
8 YIL…

Seni Seviyorum SevgilimN

20 Ekim 2012




KUTSALA SAYGI

Anne, anne değildir artık,
Yaralı kahramandır.
Ve her ana kucağı,
Cennettir…

Yukarıdaki cümleler yıllar önce yazdığım bir şiirin dizelerinden, annem aklıma geldiğinde bazen açar okurum, özeldir benim için…

Büyüdükçe duyduklarım kutsala saygımız kalmadığını söylüyor bana, zamanda oradan oraya savruluyorum anılarımda ve soruyorum “Hani cennet annelerin ayakları altındaydı?” Haftanın bir günü toplanan anneler var mesela onlara o günün adını veriyoruz annelerin acısı bir güne sığdı… (Bkz. Cumartesi Anneleri)

Çocukken sadece adını bilip tadını bilmediğimiz meyveler vardı mesela, tadını bilmesek de bir arsızlıkla hakaretin alasını edermişiz kutsalımıza (Bkz. Ananas aldırmak...)

Ülkenin en tepesindeki adamlar bizim yetiştiğimiz sokaklardan çıkıyor, hakaretle bertaraf ediveriyorlar arsızca bir vatandaşı ve yine aynı kutsalla vuruyorlar suratına (Bkz. …da al git!) aynı kutsal için yolları kapatıp gülsuyu dökülebiliyor da üstelik senin canın patlıcan dermişçesine…

Yıl 1995, ağabeyim askerde, kendi kutsalına mektup gönderiyor… Mektup “bulaşık suyu kokan ellerinden öperim annem” diye bitiyor… Askerlik de bitiyor ağabeyimin kutsala beslediği saygı da…

Kutsala saygımız bu mudur peki? Kutsalı ağır sözlerle yaralamak mı cennete götürür bizi? Bunları size cennetimden yazıyorum…  N

12 Ekim 2012



AHLAKSIZLIK'MIŞ!

Birini seviyorsunuz, adı duyulduğu anda kalbinize kan pompalanıyor, kalbiniz ahlaksız!

Seviyorsunuz, sevmek yetmiyor sarılıyorsunuz, kokusunu biraz daha içeri hapsedebilmek için sıkı sıkı, güveniyorsunuz, ailenize anlatıyorsunuz durumu, başta size ve durumunuza tepki gösteriyor ve yine sizin mutluluğunuzu düşünüp anlayışla karşılayabiliyorlar sevdiğiniz kişiyi… Aşk ahlaksızlık… Aileniz aşkınıza saygı duyduğu için daha ahlaksız…

Büyük adamlar çöp toplama zamanlarında ellerinde temiz eldivenlerle steril bir hayat vaat edebiliyorlar size, onlara da güveniyorsunuz ve çöpünüz onların tekelinde…

Yıl 2002 bir çöp toplama şirketi “Aşkın hak ve özgürlükler çerçevesinde güvence altına alınması şarttır” açıklaması yapıyor… Aradan yıllar geçiyor temiz eldivenler çıkarılıp kirli eldivenler giyiliyor ve bütün çöp toplayıcılarının “Aşk hangi tıynette olursa olsun ahlaksızlıktır, yasaklanmalıdır” açıklamaları pervasızca havada uçuşuyor…

Aşk içinde olan bizler utanmıyoruz, ailelerimiz bizden utanmıyor, çöpümü her seferinde almak için yarışanların yüzleri kızarmıyor…

Ben bir dedenin torunu, anne babanın sevgili oğlu, abla ve ağabeylerimin tatlı kardeşi ve bir adamın sevgilisiyim… Ben bir erkeğim …

Eşcinselliğin ahlaksızlık değil, kendi içinde belli bir ahlak anlayışına sahip olduğunun bilincindeyim…

Bu kez çöpe atacak bir şeyim yok…N

08 Haziran 2012

 
AHLAK

Ahlaki sınırlarım var, toplum yapısına aykırı birinin ahlaktan bahsetmesi çok ironik biliyorum fakat durum bu...

Eşcinsel olmak ahlaksız olmak demek değil, aksine belli bir ahlaka sahip olmayı gerektiriyor...

27 Mart 2012


SEVGİLİ'ye


Ben sana gelmiştim,

Ayaklarım henüz çıplak,

Kalbim henüz boş…

Benden yaşlı, benimle yaşıt ve benden genç

henüz geçmişti

Bir motor kalbinin üstünden…

Gözlerin vardı senin balköpüğü,

ve dudakların…

Öperken dudaklarım arasında kaybolan,

Dişlerin vardı senin inci inci, sıra sıra

Ve tenin…

Azıcık güneş görse alev alev kızaran

Sen vardın bende

Aklını, kendini unutan

Ben senin peşinde,

Ben kendi peşimde…

Senin yaşın aynıydı yıllar geçtikçe

Ben sana yetişirdim,

Sen ellerimden tutardın

Yürürdük her yere…

Senin beni sevmeni seviyorum…

Seni sevmeyi seviyorum…

İyi ki doğdun sevgilim

17 Şubat 2012


SİDİK YARIŞI
Annem ve kız kardeşleri arasında hep bir çekişme söz konusudur yıllardan beri ve hala devam eden... Şöyle uzaktan baktığımda annemin kendine has asaleti o kadar belirgin ki...
Küçük teyzem benden 4 yaş büyük oğlu ile sürekli kıyaslamıştır beni, anneme takılmıştır,
- Benim oğlum üniversite okuyor... (o zaman lise sondayım babam iflas etmiş ama hala annemin birikimleri var) Senin oğlun da liseyi bitirdikten sonra bir işe girip çalışsın artık...


- Benim oğlum 2. üniversitesini okuyor... (ben üniversiteye yeni başlamışım, kuzen ilk üni’den ayrılmış başka bir üni de devam ediyor... ) Senin oğlunun neyine üni’de okumak, zaten derslere gitmiyormuş, bir apartmanın kömürlüğünde yatıp kalkıyormuş... (Çekirdek ailemde ilk üni. okuyan biri olarak çektiğim ufacık sıkıntıları bir yana koyarsak teyzemin görmediği kömürlük dediği ev; eşyaları olan 4 oda 1 salon bir apartman dairesi idi... ailemin gönderdiği para yetmezdi belki ama ben de haftasonu marketlerde çalışarak düzlüğe çıkabiliyordum)
Üniversiteyi hatta 2.si dahil kuzenden önce bitirdim, kuzen işe girdi, çıktı, çalışmadı, ben çalıştım, kazandım, (kiralık olsa da) kendime ait evlerde kendime ait bir hayat sürdüm...
Sonrasında iş geldi çattı kuzen evlendi... Teyzem yeni yarışlara girdi...
- Benim oğlum evlendi çocuğu olacak vs vs vs...
Annemleri ziyarete gittiğimde kuzen bizim aile lokantasında çalışıyordu, iyice saftirik, sırıtkan bir hale gelmiş, benim sakalımdan giyim kuşamıma kadar şöyle olmuş, böyle olmuş diye konuşurken, gözümün önünden yukarıda saydığım tüm sahneler geçti....
Ben de kuzenimin yüzüne, söylediklerine gülüp geçtim...N

14 Şubat 2012




8'İNCİ ŞUBAT


Bugün güzel bir gün, havaya inat 7 Yıl 3 Ay 1 Hafta 1 günlük ilişkimizin 8'inci sevgililer günü :) Bugün gibi niceleri onunla yaşamaya değer... N

06 Ocak 2012




ENSEM BOMBOŞ...
Yüreğimde bir sızı...



Yılbaşı sabahı kapımızda sırılsıklamdı, dokunurdum, kemik olmamış eklemleri elime batardı, canını yakmaktan korkardım... Ama mıncıklayarak severdim ben sevdiklerimi azıcık canlansın sonraydı aklımdaki... İsim vermek hiç gelmedi içimden, sahiplenmeye korkuyordum isim versem benim olacaktı...

Gözleri görmüyordu bana kim sorsa, derdini gözlerinde sandımdı zaten, bana hayvan doktoru söylemeliydi ne varsa, sokak kedisiydi ya o da iplemedi muhtemel para kazanamayacağını anlayınca...

3 tane damla verdi gözlerine hayvandan daha hayvan doktoru, biri bana düştü, biri gözlerime, biri onun gözlerine, açıldıkça deniz mavisine dönüyordu gri mikrobu... bir gün iyi diyordum bir gün kötü gidiyordu, ben çaresiz veterinere koşuyorduk, normal diyordu, örnek gösteriyordu, şu ilacı, bu kremi alın geçecek deyip sadece cep dolduruyordu...

Oysa Tanrı Yaratığı yavaş yavaş ölüyordu...

Ben bilemezdim, hayvan doktoru bilmeliydi... en azından diplomasının hakkını vermeliydi...

Ha iyileşti diyordum, de iyileşiyorum, ensemden inmiyordu, minik dişleri ve pençeleriyle acısı dinsede izi silinmeyecek anılar bıraktı parmaklarımda, ellerimde, ensemde ve kalbimde...

Tatlı uykular cennet kızı... N.

Yavrusunu Seven Gitmesin!

"Yaktın bizi PepeVet"