29 Ekim 2014




MERHAMET !

Uçları sivri bir kin bendeki
Anlatmayın acırım
Ve ben acırsam,
Düşmanıma bile sahip çıkarım!

Aklıma giren dilime gelir
Aklımdakini de yutarım
Dilimdekini de
Sen bana yeter ki “Sev!” de...N

13 Ekim 2014



ACİL SERVİSTE BİR VİCDANSIZ!

Bu hafta sonu arkadaşlarıma çay-kahve ve sohbete gittim. Birinde kahve, birinde çay derken 3 kapı dolaştım. Geri döneceğimi baştan söyleyeyim de “Kal” demeyin diye tembihlemiştim. Öncesinden söyleyince ısrar edilmesinden ne kadar hoşlansam da dönerim, insanın kendi dört duvarında olması gibisi yoktur!

Geri dönmek üzere ayaklandığımda arkadaşımın yüksek tansiyon hastası olan eşinin aniden düşen tansiyonu nedeniyle acil serviste bulduk kendimizi…

İşlemler beklemeler ve arkadaşım adına korkulacak bir şey olmaması bir yana, gecenin bir yarısı acil serviste olanlar konusuna değineceğim: Üç ya da dört tane farklı ailelerin bonzai müptelası olmuş çocukları, ailelerin yaşadıkları, küçücük odada kapısı açık ifadesi alınan insanların anlattıkları tüyler ürperticiydi.




Birinin çocuğu ilk kez kullanmış, bir diğerinin çocuğu tamamen kendini kaptırmış, bir diğeri her türden sentetik uyuşturucu konusunda tedavi görmüş ve son olarak bir tanesi oracıkta tüm bu karmaşanın içinde sessizce hayatını kaybetti…

Babası hıçkıra hıçkıra ağlarken bağırıyordu: “Kişi başına onlarca polis gönderen devlet, okulların önüne birer polis neden koyamıyor! Ben çocuğumu okusun diye gönderdim okula, ilgilendim, büyüttüm, sakındım, hani nerde polisler, nerede? Ben nerede yanlış yaptım!”

Sonrasında trafik kazasında ağır yaralanan bir transeksüele çarpan henüz reşit olmamış bir çocuğun hastaneden kaçırılması… Yaralının yine transeksüel olan arkadaşının çaresizce sağa sola koşturması, alaylı tepkiler! Yetmezmiş gibi dudaklarını çeke çeke bıyık altından gülen insanlar! Vicdansızlar ordusu!


 


Ahlâken neredeyiz? Çöküyor muyuz yoksa çoktan mı çökmüşüz? Vicdanımız bedenimizin neresinde? Bunu size aktarmak için konuşulanları tek tek not ettiğim minik defterimle orada otururken kendime de sordum bunu… Ben şimdi ne yapıyorum?

Yıllar evvel, babamın içinde film olmayan el kamerasıyla, yaşlı bir amcanın yaşadığı yanan metruk bir binanın videosunu çekerken olanların vicdani yükünü kavramış olan ablamın bana dönüp “ne yapıyorsun sen!” diye bağırdığı kulaklarımda… Ben vicdansızlardan bir vicdansız, içinizden biri! N

09 Ekim 2014



UNUTULMASI GEREKEN ANLAR SERİSİ - 7

BANA VURDUN!

İzlediğim filmlerden ana karakterlerin olaylara verdiği tepkileri istemeden de olsa biriktiriyorum. 

Karakterim The Six Feet Under dizisinde Lauren Ambrose'un canlandırdığı Claire karakterinin yaptığı portreler gibi parçalardan oluşuyor…

Hâl böyleyken, kendi asıl tepkilerimi nadiren gösteriyorum...

Dışarıdaydık... Onunla, ailesinin evine girdiğimizde bir sorun gözükmüyordu. Odasının kapısı henüz kapanmamış, ben henüz çantamı omzumdan yere bırakmamıştım. Yüzümde bir acı ve kulağımda şiddetli bir çınlamayla ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Tokat yemiştim!

Yeşilçam'dan esinlenmiş bir hereketle yanağımı tuttum ama tepkim orjinaldi!

Oda kapısının hâlâ açık olmasına, ailesinin duyulabileceği şekilde bağırmamaya özen bile göstermeden aklımdan geçen tepkiyi veriyordum... Bir yandan iki elimle darbeler indiriyor bir yandan tüm sessiz kaldıklarımı bağırıyordum:

- Sen kimsin lan! Ne hakla vuruyorsun bana ha? Ne Hakla!

Yatak odamı kapatıp bir süre salonda uyumaya karar verdim...

Ben bu kurbanda, ilişkimi kestim! N

06 Ekim 2014



BİLİNÇALTI OYUNLARIM - 4

Beni Unutma!

Her şey yedi saniye sürdü, kapıdan girdiğinde sırtım dönüktü, "Hoş geldin!" demek için yüzümü yüzüne döndüğümde dişleri dişlerime çarparak dudağımdan öptü... "Özledim!" dedi. Şaşkınlığımın verdiği kısık bir sesle "Ben de!" derken alnımı öpüyordu.

Gözlerimi kapatıp, sımsıkı sarıldım...

"Senden tek bir şey istiyorum." Soran gözlerle yüzüne baktım? "Uyandığında beni lütfen hatırla!" 

Yastığa sarılmış, açık pencereden giren rüzgarla vücudum, kaskatıydı... "Ne dedin?" diyerek uyandım...N

05 Ekim 2014




İÇİMDEKİ TINILAR - 24


Eğer sadece bir mitten ibaret değilse ki ben olmadığına inananlardanım. Adem ile Havva'dan bu yana insanız... 

2014 başlarından beri dinlemekten zevk aldığım, varoluş amacıma parmak basan, sadece bir insan olmaktan ibaret olduğumuzu üstüne basa basa bağıran Christina Perri - Human parçasını dinleyiniz ve eğer beğenirseniz şuradan indirebilirsiniz.

Çünkü sadece insanız...N

03 Ekim 2014



TAHTEREVALLİ !

Anka kuşu, efsanevi bir yaratık değil, gerçeklerden kaçan insanın hatalarından ders almamasına yapılan bir vurgudur benim için… Mesela aşk acısından kavrularak ölen (kendini aşka kapatan) bir insan, tekrar sevmeye başladığında yeniden harlanan bir ateşle, kalbindeki küllerinden kıvılcımlar saçarak tekrar doğar…

O hâlâ hayat üzerine yaptığı planlarına beni dahil etmeye devam ediyordu. Oysa ben bindiğimiz tahterevallinin iki ucunda ayaklarımız yere değmeden dengede durmak istiyordum. Aşk bir denge meselesiydi bir yerde! Çünkü bizler ip cambazıyız…

Bindiğimiz tahterevallide onu yukarıda tutabilmek için ayaklarıma beton dökmüştüm ki ne olursa olsun yeryüzünde dik bir açıyla durabilmeliydim. Ayakta ve dimdik! Sert yağmurlarla çatlayan zeminde durmanın ayaklarımı özgür bırakacağını hiç düşünmemiştim...

Şimdi orada durmuş, onu yeniden yukarıda tutabilecek ve oyununa ortak olacak azme sahip birini bekliyor. Bense tahterevalliden sıkılmış bir çocuk gibi salıncağıma doğru yürüyorum… Havanın içinde ciğerlerim patlayana kadar salınıp solumak istiyorum hayatı. Belki kalbi kalbimin ritmine uygun bir beden bulurum, olmadı salıncaktan atlar bedenimi sürte sürte bir kaydırakta huzur bulurum.

Olması gerekenlerle, gerçekte olanlar arasında sıkıştım… Ve hayat parkımda tahterevalliye yer yok! N