30 Eylül 2008






BAŞIMA GELENLER


Son zamanlarda 4 saatten fazla uyuyamadığımdan yakınıyordum, son birkaç gündür bu 2 saate ve hiç uyumamaya kadar ilerledi… Bütün bunlar olurken 73 kilodan 68 kiloya düştüm…

Deli gibi uykum geliyor, uzanıyorum yatağıma ve kafamın içinde bir şeyler dönüyor… Ben de yatağın içinde dönüyorum, sonra uykum kaçıyor ve kalkıyorum… Böyle böyle bir hafta oldu…

Neyi nereye koyduğumu unuttum, aradığım hiçbir şeyi bulamadım… Birkaç ufak şey kaybettim… Evde yemek yaparken yemeği ilk kez yaktım, bugün de yağı tavada unutup, konserve kapağını açmakla uğraştım, kapağı açtım, içinden bir kaşık konserve alıp tavaya atmamla birden tava alev aldı…







Elimi yaktım, çelik tavanın kaynakla tutturulmuş iki sapı da kırıldı, mutfağı batırdım… Üst kattaki komşu lavabodan yağ, çay döktüğü için borular tıkanmış, akşam yemeğinden sonra bulaşıkları yıkamak için mutfağa geçtiğimde lavabonun dolu olduğunu gördüm, pompayla açmaya çalıştım, lavabo açıcı döktüm, iki elimle kalp masajı yaptım olmuyor…

Deli oldum, gözüm döndü lavabonun altını söküp yere kova koydum, kova doldu lavabodaki su bitmedi, bitmediği gibi alttan yukarı çıkıyordu üstüne üstlük… Kovayı tuvalete döküp sifon çekmeyi planlıyordum ki, sapı koptu bütün yaklaşık 20 litre leş gibi su mutfağın tabanına yayıldı… Bir kilim bulup suyun içine attım, sonra da kilimi çöpe…

İyi ki evden haftasonu için ayrılmayı 1 gün ertelemişim yoksa ev bataklığa dönüşecekti…
NaKHaR
*
*

28 Eylül 2008




İÇİMDEKİ TINILAR - 9


Eylül aşklarımın bittiği yerde başlar, Ve yine Eylül, aşklarımın başladığı yerde biter… Eylül ayı biterken de… Murat Yılmaz Yıldırım’dan “Beni Hiç Ellere Verme” diyoruz…

Dinlemek ve beğenirseniz indirmek için ŞU kapıdan geçmelisiniz… N




Ve Unutmadan İYİ BAYRAMLAR...

26 Eylül 2008



*
SKANDAL AİLESİ - 15

- Al Birini Vur Ötekine -

Gülünecek bir tarafı yok aslında ama, içimden kopan parçaların sesini duymamak için, kahkaha atıyorum inatla…

Abilerim yüzünden başımızın ağrısı dinmiyor… "Her kim bir hatasından dolayı birini hor görürse o hatayı yapmadan ölmezmiş" derler ya, bu söze inanıyorum… Bu hayatın anlamını çözdüğünü sanan iki insancık zamanında Babalarına karşı çok sert çıkıyorlardı…




Küçük Abim “Annemi aldatıyorsun” derdi, ki doğruydu evine dönüyordu netice itibariyle… kendisi ise bahsettiğim ortak olduğu dükkandan mıymıntı gelinimiz yüzünden değil, 3 tane kadınla gönül eğlendirdiği için ve gelinimizin telefonu kurcalayıp öğrendikten sonra “ya dükkanı bırakırsın, ya beni” demesi sonucu ayrıldığını öğrendim… Mahkemesi temyize gitmiş hala müspet bir sonuç bekliyor aklınca…


Büyük Abim “Kumar oynuyorsun” derdi… ki doğruydu ama, cebindeki son kuruşa kadar oynamıyordu… Keyfi varsa eğlencelik 3-5 kuruşuna… Öğrendim ki babamın kurup, başkanlık ettiği dernekte sabahlayıp, eve giderken taksiye biniyormuş…
*


* Ben insanları ileride aynı şeyin başıma gelmemesini dileyerek, kulağımı çekip, tahtalara vurarak ve üstüne basa basa büyük konuşmak gibi olmasın diye söze başlayarak eleştiririm, ki başıma şimdiye dek eleştirdiğim şeyler gelmedi bu yüzden…Abimle bir telefon görüşmemde “Bir gün kötü bir şeyinizi duymasak, çok iyi olacak” dedim. “Bana mı diyorsun” dedi… “Sana değil abime söylüyorum” dedim (dikkat kendisi de abim) “O zaman git ona söyle” dedi ve telefonu kapattı…
Annemin yorumuyla “Bunlar akıllanırsa, çok kişi akıllanır.”
N

24 Eylül 2008

*
*
HAYAL BU GERÇEK OLAMAZ…

Sevgili Pandora, devraldığı “Hayaller” miminin bayrağını son 100 metrede bana devretmiş, Mişo da okuyan herkesi mimlediğinden aklımdayken yazalım dedim.. :)

Çekirdek ailemde kendini okumaya vermiş biri olarak İlkokulda ortaokula, ortaokulda liseye, lisede üniversiteye gitme hayallerim gerçekleşti çok şükür…

Şurda kendini bilmez bir lise arkadaşım, gerçekleşmesi mümkün olmayan hayaller kurup, kendimi avuttuğumla ilgili bir şey yazmış olsa da aslında tam tersi pek de öyle hayaller peşinde koşmamışım aslında…
*
*
*
*

Hala hayal olarak kalacak bazı şeyler ise şöyle; Bir gün omuzlarımdan iki adet gözle görülebilir kanat çıkmasını bekliyorum, bazen soğuk algınlığı nedeniyle oluşan ağrıları, kanatlarımın çıkma çabasına yorarım… Görünmese de var olan kanatlarımı kimseye ispat edemiyorum da… :)

Kazandığım yarışmayla yurt dışına gitme hayalim bilindiği üzre suya düşmüştü daha önce, gerçi o uçağa binsem kesin düşerdi iyi tarafından bakarsak… :)

Babamın yaşlılığının nasıl olcağını hayal ederdim, içimde tek ukte bırakan hayal budur… Geriye kalan her şey için hayırlısı…

Hayal kurmak güzel şey, yayılması gereken bir mim bu, bu yüzden misafir odamda bu konu üzerine yazmamış herkesi mimliyorum… NaKHaR

22 Eylül 2008

*
*
NEFRET NEFRETİ DOĞURUR!

Bir önceki mim'in bu konuya vesile olacağı kesindi zahir, Bendeniz de bizi, Evdeki nefretliklerden mimlemiş.. 

Uyurken annemin yatağımı toplamasından, sabahın 5'inde yatağımın yanına oturup, kendi kendine "şu bana şöyle dedi, bu bana böyle" dedi diye, bir yandan elişi, temizlik yaparken konuşmasından ya da perde asmaya zebella gibi tepeme çullanmasından hoşlanmıyorum...

Aradığım bir şeyi, koyduğum yerde bulamamaktan ve annemin "kalkarsam şimdi ben bulurum" deyip... evde hiç aklıma gelmeyecek bir yere koyduğu, aradığım nesneyi (telefon, gözlük, şarj aleti vs) bulup getirmesinden hoşlanmıyorum...
*
*
*
*
Misafir mantığından ve sadece misafir geldiğinde kullanılan, tuvaletlerden, odalardan, yemek takımından hoşlanmıyorum... Misafir havlusu gibi şeyler olur ama gersi abartı canım... Misafirleri seviyorum,  çünkü yaşam kalitemizi arttırıyorlar, sadece onlar geldiğinde insan gibi yaşayabiliyoruz... :)

Her gidişimde tamir etmeme rağmen bir sonraki ziyaretime kadar fırlayıp yerinden çıkmış ve bozulmuş elektrik prizlerinden, damlayan musluklardan hoşlanmıyorum... İyi ki tamir etmeyi becerebiliyorum sanki mahsus yapılmış gibi, kapıdan girer girmez elime artık pense, tornavida neyim tutuşturulmasın... 

Yazları sıcaktan bayılmamıza rağmen, açsak rüzgarlı bahçeye dönecek evde, sivrisinek ve benzeri uçan haşere girecek diye açılması yasak pencerelerden hoşlanmıyorum... 

En dip not: Yine aynı şekilde nefret etmekten hoşlanmayan biri olduğumdan nefretin yayılmasını engellemek amacıyla kimse mimlenmemiştir... :)

20 Eylül 2008



*
*
TANRI,
FACEBOOK'TAN DAHA ÜSTÜN

Lise arkadaşlarıma denk geliyorum zaman zaman, telefonlar alınıyor karşılıklı 5 dakika sonra silinip atılacağına emin olsak da... Msn soruluyor, facebook soruluyor... 

2,5 yıla yakın bir süredir msn kullanmıyorum, facebook kaydım da yoktu... "Aaaa ne garip, herkesi bulabiliyorsun" diyenler olmuştu ama kaale almamıştım... Facebook bok gibi biryer adından da anlaşılacağı gibi, gayet ha ha ha modunda espriler yapıyordum..

Öyle böyle büyük konuşmuş olacağım ki facebook'a üye oldum, sanıyorum ki istediğin herkesi bulacaksın, meğer yalnızca facebook kaydı olanları görebiliyormuşsun :) bak sen!!!

Aradım taradım ilkokul hocamı bulamadım, liseden hocalarımı bulamadım, lise arkadaşlarımdan birkaç kişiyi bulabildim, yarısıdan çoğunu zaten hayatımda görmek gibi bir gayem yoktu...
*
*
*
*
Nitekim hesabı bir daha aktif hale almama düşüncesiyle dondurdum... Aradığım birkaç hocam vardı onları da tesadüfen gördüm... bir kadın hocam çok severdim kendisini yolda beni görünce:
 "Lütfen bana tiyatro ile ilgili bişeyler yaptığını söyle" dedi ilk anda... "Kalbimi kırdılar artık o işte yokum" deyip "Üniversitenin ilk yıllarında, Oda tiyatrosundan Kaan Erkam'la çalıştım, o da rektör yardımcısıyla tartışınca kovuldu... Ardından gelen Halit Akçatepe'nin genç karısı da kendi kursunda eğitim alan, bizim üniversite öğrencilerini toplayıp geldiğinden bırak sahne önünü, arkasında bile bir çalışma yapamadım" dedim... 

Kızdı bana "5 sene, bir iki kendini bilmez için silip atamazsın..." Öylece hüzünlü bir kedi gibi bakmış olacağım ki yüzüne... telefonumu aldı, tayin olduğu okula sık sık uğramak konusunda da benden söz... Ayrıldık gitti... NaKHaR

18 Eylül 2008




İÇİMDEKİ TINILAR - 8
*
Dile kolay 4. sene-i devriyesi doluyor babamın ölümü Kasım'ın 8 inde, çok sevdiği denize nazır bir toprağın altında şimdi, seneler geçtikçe hiç babam olmamış gibi hissetmeye başladığımı düşünsem de, aslında tam tersi onu çok özlediğim, rüyalarıma hala girebiliyor olmasından belli ediyor kendini...

Şu sıralar bu duygularla dinlediğim Chris De Burg'ün "My Father Eyes" (Babamın Gözleri) isimli, sözleri benim için giderek babama dönüşen yüzümden dolayı çok anlamlı olan şarkısını şuradan dinleyebilir, beğenirseniz indirebilirsiniz...N

16 Eylül 2008



NAKHAR'IN CİLVESİ

Beni adım Nakhar...dı bir zamanlar, yani doğduğumda, annem kız bekliyordu, bu yüzden istemiyordu... Kendi ailesinden sevdiği birinin adını verdi bana... Yani Türkçe'sini... İbranice'nin çetrefilli dilinden türemiş bir isim...
*
Ekşi de şöyle yazıyor: Bir erkeğe verilebilecek en güzel isim
*
30'a 27 vardı o zamanlar, şimdi tam tersi 30'a 3 kaldı... bu yıl eski ben'e kavuşmaya çalışıyorum... öyle işte... inini dibini zaten şurada yazmıştım... :) NaKHaR

Dipnot; Bazı bloglarda Bağlantı Linkim (RSS) düzgün çalışmıyor anladığım kadarıyla link ekleme kısmına gidip "gayganzemin.blogspot.com" linkini http://feeds.feedburner.com/nakhar/ olarak değiştirirseniz problem kalmayacaktır bilginize...
*
*
Bu arada içerik takibi alamadığım bloglar sırasıyla şöyle; Ferhanca , Perişte bir ayar çekerlerse çok makbule geçecek... Bu arkadaşların sayfasında Atom (Kaydol) linki gözükmüyor...

14 Eylül 2008




SKANDAL AİLESİ - 14


- Ziyaretler -

Oldum olası kalabalık içine girmekten ürkmüşümdür… Hele de akraba ziyaretleri beni fazlasıyla geriyor… Daha önce de şurada bahsettiğim konu yüzünden bu gerginliğim…
*
Haftasonu için annemin yanına geçtiğimde, hem uzun süredir görmediğim büyük yeğenimi görmek hem de büyük ablamla konuşmak istediğim birkaç şey olduğundan ablamı da ziyaret ettim…
*
Daha önce de dediğim gibi her gidişimde birtakım şeyler olmuş oluyor beni şaşırtan, bu kez küçük amcamın şeker hastası olduğunu öğrendim, rahatsızlanmış…
*
Sabah işyerinde ziyaret etmem için ablam baskı yapıyor, bense çalıştığı yerdeki (uzaktan akrabamız olan) insanları hiç sevmediğimden istemedim…
*
Akşamdan gittik, amcam 45 yaşında olmasına rağmen (babama çok benziyor yaşlandıkça) çok durgunlaşmış, eskiden yaşını sorduğumda 18 diyordu şimdi ise bir ayağımız çukurda…





Kafam karışık biraz bu yüzden, ailede Dedemin, 4 halamdan 3’ünün, babamın ve en sonunda amcamın da şekeri çıktı… Kendime dikkat ediyor muyum? Bu sorunun cevabına evet demek isterdim, ama sevgilim kocaman bir kase salata hazırlayıp on kere salatadan da ye demesine rağmen çok nadiren didikliyorum domateslerinden…
*
Yalnız kalınca yemek yiyemiyorum, 4-5 saat kadar bir uykuyla duruyorum, sanki uyursam bir şeyler kaçacakmış gibi geliyor nedense… Yazının dağınıklığını bağışlayın… N

12 Eylül 2008

NEFRET AŞKI DOĞURUR!

Delikanlı'nın cool mimine maruz kaldıktan sonra yazmak için düşünüp taşındım... Şimdiye dek, nefret duygusunu hiç iliklerimde hissetmedim desem yeridir... Nedeni, nefret duyduğu şeylere 360 derece dönüp aşkla bağlanmak ve onlardan biri olmak istemediğimdendir!..

Erhan Bey'in şu entrysinden de hareketle, eşine, sevgilisine, arkadaşına ve vesairesine sevgisini gösteremeyenlerden hoşlanmıyorum...

Annemin, yanında bir konu üzerinde biriyle tartışırken beni belli belirsiz dürtüp "sen sus" demesinden hoşlanmıyorum... Kendimi savunabilecek yaşa, zekaya sahibim çok şükür...

Çocuğunu yetiştirmeyi (akıl ve kültür yönünden) bilmeyip suçu çevrede, çareyi dayakta bulan insanlardan hoşlanmıyorum...

Dini ağzına sakız, ayakkabısına kösele, başına takke yapmış içinde sayısız orospuluk barındıran kişilerden hoşlanmıyorum...

*

*

S.klerini dışarıda gördükleri kadınlara, erkeklere, hayvanlara yetmiyor gibi 0-12 yaş çocuklara sokmaya çalışan beyni s.kilmişlerden hoşlanmıyorum!!!

Ağzı açıklardan, yani şapşal ve anlamsız bir ifadeye sahip yüzlerden hoşlanmıyorum...

Alışverişte bedensel gücünü sonuna kadar tüketen, o dükkan senin bu dükkan benim dolaşıp, hiçbirşey almadan geri dönen kadınlardan hoşlanmıyorum...

Vücudumun tek bir noktasına çin işkencesi gibi sürekli dokunulup  "baksana baksana" diye tekrarlanılmasından hoşlanmıyorum böyle bir durumda elimin tersi bunu yapan kişinin yüzüne iner ya da gözlerimi pörtletip en nemrut halimle böğürürüm...

Muhatap almadığım kişilerin yüzüme söyleyemediklerini, arkamdan konuşmalarından hoşlanmıyorum...

Biri bin yapan, dedikoducu, yorganı kaşıntı yapan pire için yakan kişilerden hoşlanmıyorum...

*

*

Yalancı, çıkarcı ve bir o kadar da yüzsüz kişilerden hoşlanmıyorum...

Hakkımda söylenenlere bana sormadan, beni tanımadan, benimle konuşmadan inanıp sırt çeviren kişilerden hoşlanmıyorum...

Bütün ipleri başkalarının eline vermiş kuklalardan (siyasetçi, işyeri ve kişi) hoşlanmıyorum...

Elalem ne der düşüncesini kafasından atamayan insanlardan hoşlanmıyorum...

Bunlardan biriyseniz LÜTFEN KAPININ ÖNÜNDE BEKLEMEYİNİZ... NaKHaR

en dip not: Nefret yayılsın istemediğimden kimseyi mimlemiyorum... :)

10 Eylül 2008




SKANDAL AİLESİ - 13

- Sapık Takibi ve Diyaloglar -

En son aile ziyaretimde eve gittiğimde sadece yeğenim ayaktaydı… Konuşmak istediği her halinden belli, yeni aldığı defterleri, çantayı gösteriyordu okula yeni başlayan çocuklar gibi…

Öfke orucum sürdüğünden yaptığı esprilere ve kendince komik hareketler yapmasına kızamadım… Yaklaşık 1 saat kadar sabrımı denedikten sonra, üstünden çocukluğunu atarak yanıma geldi…
*-Dayı biliyor musun beni geçen gün adamın biri zorla kaçıracaktı…
*
-Nasıl???*
-Otobüs bekliyordum, durakları değişmiş, etrafta kimse yoktu adam gel gel diye kolumdan çekeledi beni…
*
-Bağırsaydın ya, nasıl kaçtın peki?*
-O anda aklıma bir şey gelmedi ki dayı… çok korktum :(
*
-Hay Allahım yaa, evde bize yapmadığını bırakmıyorsun, televizyonda görüyorsun, erkek çocuklarına bile tecavüz ediyorlar… diye 2 saat boyunca karşılıklı konuştuk bu olayı…*
-Konu erkek çocukları olunca tabii “aaa onlara da mı tecavüz ediyorlar, erkek erkeğe mi ığğğkkk” diye bir ses çıkardı, açıklama gereği duymadım…
*
*
*
*
Sonrasında konu kızlar ve erkekler diye devam etti, bildiği sağdan soldan duyduğu o kadar çok şey var ki Haydar Dümen’i aratmayacak şeyler duydum… Yok efendim, bilmem ne yaparsan kısır olurmuşsun, erkekler rüya görüyormuş, ben görmüş müyüm?
*
Ben bunalana kadar anlattı da anlattı, en son “Aklına bir şey takılırsa gel bana sor” dedim "Ne yazıkki hayatın çirkin yüzünü erken görmeye başladın..."
*
“Utanırım” dedi… Yurt dışında ilkokuldan başlayarak bu eğitimin verildiğini, utanılacak bir durum olmadığını, tüm bilgiçliğimle anlatıp, kaçan uykumu yakalamak için başımdan savdım, yoksa bilmesi gereken çok şey var fakat, doğrusunu öğretecek hemcinsi yakın biri ne yazık ki yok… N

07 Eylül 2008


*
Sevgilim Kedim bloğun nasıl olması gerektiğini anlatıp duruyordu ne zamandır… Ben de bu sadeliğe ulaşana kadar ne maymun iştahlılık yaptım anlatamam… Hareketli bıcır bıcır oynayan zımbırtılar, müzikler vs…
*
Bloğumun isminin Nakhar olmasını isterdim ilk başta, ama gay ibaresi geçmesi gerekiyormuş gibi bir zorunluluk vardı kafamızda… O yüzden Türkçe karakterler olmadan yazılışı değişmeyecek olan Gayganzemin de karar kıldık beraber…
*
Bana göre üzerinde bahsedeceğimiz konular (gay'lik vs) toplumun çok kaygan ve bir o kadar iki yüzlü zeminini oluşturuyordu, böyle düşününce cuk diye oturmuş oldu blog ismi…


Günah Yüklenen Adam başlığına gelince, 10 yıl kadar öncesinde gittiğim bir kitap fuarında tezgahın önünden geçerken gözüme takılan bir kitabın ismiydi… Ve aynı zamanda kendimi gay’lik anlamında ilk kabulleniş yıllarımda yazdığım ilk şiirimin ismi…

Nakhar ise; doğumumdan bu yana, sizlere tam anlamıyla bahsetmediğim ailevi bir konunun odak noktasıdır… kim bilir belki anlatırım.. :) NaKHaR

05 Eylül 2008


*
*
İÇİMDEKİ TINILAR - 7

Bu kez bir flamenco paylaşımı yapıyorum efendim... Niña Pastori'den "Como Me Duele" şuradan dinleyip beğenirseniz indiriniz efendim...

Flamencoyu genel itibariyle severim, içinizdeki çığlığın yeryüzünde hayat bulmuş halidir bana göre... Frida'yı anlatan, aynı isimli film ile başlamıştır benim flamenco dinleme hobisi... Özgürce çığlık atan insanlara hep hayıflanmışımdır :)

İyi dinlemeler...N

03 Eylül 2008


*
*
ÖFKE ORUCU
*
*
En son tartışmamızda sevgilimden aldığım ceza "1 eylüle kadar sinirlenmek yok." olunca.... Baktım bayağı bir başarılıyım... Hazır millet "Ramazan Orucu"na girmişken dedim, ben de öfke kontrolümü sağlamlaştırayım...

1,5 aydır çıt yok, sinirleniyorum tabii, ama 2-3 dakika düşünüyorum, "sinirlenmesem ne olur ki?" diye... bir bakıyorum gülümsüyorum... bu da tabii çok hoş bir duruma, huzura yol açıyor...

Öfke Orucunu hepinize tavsiye ederim, hele ki bazı insanların bu ay içinde sinir küpü olacaklarını düşündükçe, şiddetle tavsiye ediyorum... NaKHaR

01 Eylül 2008


30'A 3 KALA

Geçen yıl şuradan çeyrek asrı geride bıraktım diyordum çeyreğin üzerine +2 diyoruz, bu hafta benim doğum günüm çünkü...

Bu hafta diyorum çünkü annemin lûgatında Eylül ayı diye birşey yok, varsa yoksa "sen Ağustos çıktı, giren ayın 1'inde doğdun" diyor... Oysa nüfusta 8 Eylül gözüküyor diyorum...

"Baban ayık gezmezdi" diyor bu kez, mevtanın ardından konuşmayı sürdürerek, "Ağustos bitip giren ayın ilk haftasonu doğurdum ben kardeşini, o da ölünce baban sarhoş kafayla seni düşürmüş nüfustan" deyip kendince haklı açıklamasını yapıyor...

"Giren ay?" Annemin nedense hiç Eylül dediğini duymadım... En büyük ablam, ben ve ölen kardeşim hep "giren ayda" doğmuşuzdur... diğer geriye kalan dördü ise Ocak, Ekim, Temmuz ve Mayıs gibi sıradan aylarda doğmuşlar... Anlayabilen beri gelsin nedir bu Eylül takıntısı?..NaKHaR