26 Haziran 2015

KA(H)KAHA



KA(H)KAHA

Bugün hiç güldünüz mü? Gülümsemekten bahsetmiyorum. Kahkahanızın sesini duydunuz mu?

Her sabah işe gidip, yürüyen üçüncü sayfa insanlarıyla çalışıyorum. Kapıdan girdiklerinde ya "Son Dakika! ya da Flaş! Flaş! Flaş! diye espri yapmasam sabah içtiğim  kahvenin, yaptığım kahvaltının bütün enerjisini hüp diye sömüren "ruh emiciler" bunlar... 

Yaptığımız iş ne olursa olsun belli bir moralle yapılması gerekiyor.

İki küçük anı anlatıp bitireyim.

İstanbul'dayız yıl 2005 yeni açılmış bir AVM'nin bahçesindeki demirlere yaslanmış, iki kız arkadaşımla duruyoruz. Tepemizde martılar dolanıyor. O sırada kız arkadaşlarımdan biri sırtımızı dayadığımız demirlerde arkaya doğru kollarını açıp geriniyor: "Hava ne kadar güz..." tam da işte o anda sesi kesiliyor. Tepemizdeki martılardan biri yüzünün ortasına ve iki avcumu dolduracak kadar pisliyor. AVM'nin bahçesinde tek duyduğum ses kendi kahkaham ve o kız arkadaşımın "Allah'ım kör oldum, alnımdan vurdular" diye canhıraş bir şekilde çığlıkları oldu. O günü alzehimer olmazsam eğer unutamam... 




Diğer bir anı: Kocaeli'de yeni yapılmış iki yanı ağaçlarla dolu yürüyüş yolundayız. Yine üç kişi; bir kız, iki erkek. Akşam üstü şehrin bütün kuşları delirirler ve bir anda yağmur gibi şıp! şıp! her yer kuş pisliğiyle dolmaya başlar. İşte tam bu vakitlerde espriler havada uçuşuyor kahkaha atmaktan öldük öleceğiz derken şıp! sesi kız arkadaşımızın kafasından geldi. O anda sesler kesildi... zaman durdu. Kız arkadaşım kendi etrafında 180 derece dönüp arkasındaki bankta oturan yaşlı kadına: "Teyzeciğim peçete alabilir miyim?" dedi. Kadın bir an düşünüp çantasını araladı ve peçeteyi uzattı. Yanımıza döndüğünde bir taraftan saçını temizliyor bir taraftan da bizim: "Nereden bildin kadında peçete olduğunu?" şeklinde sorularımıza cevap veriyordu. "Kadın yaşlı ya, kesin peçetesi vardır diye düşündüm." Hafif bir şaşkınlıkla saatlerce gülmüştük bu duruma... :) Kahkaha atmayı ihmal etmeyin! N