26 Aralık 2006





11 Aralık 2006

SON KEZ AŞK! - I
Aşkta hep bir taraf daha fazla sever! Bunun anlamı nedir? Hep bir taraf daha fazla ödün verir bence kişiliğinden, bir taraf dominantken, hep bir taraf diğerinin yanında daha pasifizedir...
* * *
Bir ilişki insana ne verir? Ve bir ilişki insandan ne götürür? Bir ilişki insana mutluluk verir... Evet sadece mutluluk! Mutluluğun her çeşididinden bir parça verir insana... Cinsel mutluluk, sosyal mutluluk ve birine ait olma, birine sahip olma iç güdüsü!
* * *
Ne götürdüğüne gelince; saymakla bitmez... Kişiliğinizi alır elinizden, sevdiğiniz tüm hobileri... şiir yazamazsınız, kitap okuyamazsınız, tek başınıza bireysel olarak hiçbir şey EVET! hiçbir şey yapamazsınız... Siz yoksunuzdur artık O vardır... Onun duyguları, onun sindirim sistemi, onun solunum sistemi vardır... ve en acısı ruhunuz ölmüştür... Onun ruhu vardır artık! Eşşeğin kulağına su kaçmıştır artık... öldüğünüzde de mezar taşınızda adınızdan başka bir şey yazmaz... Tabii kimliğiniz bulunursa!
* * *
Dibine vurduğunuzda ilişkinin, sizden geriye en ufak bir iz kalmamıştır... Kendini tatmin eden sevgili sizi aşağılar... Yerden yere vurur, kılınız kıpırdamaz... çünkü sizin için sevmek demek sevgiliye karşı hiçbir kalkanın olmaması demektir!
* * *
Ve içinizden bir şeyler koptuğunda görürsünüz ki, aşık olduğunuz kadında/adamda en ufak bir değişiklik yoktur... O aşkı kalbine maalesef indirememiş biçaredir.... Onlarda aşk, yalnızca beyin hücrelerinin renklenmesiyle nüksetmiştir... İnanın başka bir şekilde değil.... Siz ise bedeniniz yok olana kadar sevmişsinizdir... NaKHaR

24 Kasım 2006

BOŞVER..!
Eleştiriye kapalı bir kafayım
Adımı boşverin
Söylediklerimi...
Ben daha çok yaltaklanırım....
* * *
Toplumsal doğru
Dikte edilebilir doğuştan
Fakat
Kabul edilemez bir hal alır büyüdükçe...
* * *
Bu yüzdendir belki de
Kafa kağıdı mavi renkli aşklarım...
* * *
Eleştiriye kapalı bir kafayım
Adımı boşverin
Söylediklerimi de! ...NaKHaR...

23 Kasım 2006

MUTLULUK NEDİR Kİ? - II
Oysa teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanıyoruz. Ne çamaşır yıkıyoruz ne de bulaşık, çayımızı kahvemizi makineler yapıyor. İslerimizi bir telefon, bir faksla hallediyoruz. Uçaklar bizi iki saat içinde dünyanın bir ucuna taşıyor. Hatta artık gitmeye bile gerek yok, internetle dünya elimizin altında. Ama yine de vaktimiz yok iste! Bence doğanın kara bir laneti Biz ondan uzaklaştıkça, o da bizden bütün zamanları çalıyor.
* * *
Milan Kundera 'yavaşlık' adli kitabında; 'yavaşlık hep aldatır, hızlılık ise unutturur' diyor. Telefon hızlılık mesela, konuşulanları, söylenenleri unutturur. Mektupsa yavaşlık, hep vardır ve hep hatırlatır. Evet freni patlamış kamyon gibi yasamanın hiç anlamı yok. Ayağımızı gazdan yavaş yavaş çekelim ve biraz mola verip ruhumuzun da bize yetişmesini bekleyelim artık. Aceleye ne gerek var? Hayat yalnız biz izin verdiğimiz gibi geçer. İyi ya da kötü hızlı ya da yavaş...
* * *
Her şey bizim elimizde, sevgi de, aşk da, başarı da. Ama ancak kendi ruhumuzla buluştuğumuzda... Can Dündar Derleme NaKHaR

01 Kasım 2006

PARDÖSÜNÜN SIRRI -I-
Tarikat erkeklerinin uzun pardösü giymelerinin nedeni; namazda eğildiklerinde arkalarındakinin aklına "başka bir şey" gelmemesi içinmiş.
* * *
Bir an için dondum ve düşündüm: Namaz kılıyorlar... Öndeki eğiliyor ve arkadaki onun bu pozisyonunu görünce demek ki aklına "başka bir şey" geliyor. İşte, arkadakinin aklına "başka bir şey" gelmesin diye de pardösü önlem olarak giyiliyor.
* * *
O zaman iyi ki pardösü var. Yoksa öndeki erkek eğilince, arkadaki erkeğin aklına "başka bir şey" gelmesi olasılığı var ki, bu iyi değil. Diyelim ki siz tarikatçı olmadığınız için bu değerli bilgilerden yoksun olarak namaza gittiniz ve pardösünüz yoooookkkkk....
* * *
Eğildiniz...
* * *
Elbette aklınıza "başka bir şey" gelmez. Ama arkanızda bir tarikatçı varsa, kendisi için önlem aldığına göre, demek ki aklına "başka bir şey" gelmesi olası.... Çünkü pardösünüz yok... Ve açık hedef teşkil ediyorsunuz. Böylece ben yere kadar uzanan pardösülerin sırrını çözerken, bir başka sırrın peşine takılıyorum... Devamı Aşağıda...
PARDÖSÜNÜN SIRRI -II-
Nasıl olur?.. Bir insan inançla ibadet ederken, bu gibi "başka bir şey" nasıl aklına gelebilir?Pekiiii... Namazında-niyazında olan milyonlarca vatandaşımızın aklına "başka bir şey" gelmiyor... Akıllarına gelmediği için pardösü giyerek önlem de alma gereğini duymuyorlar. Niçin sadece tarikatçıların aklına "başka bir şey" geliyor?.. Çünkü; bu tarikatlar; gerçek Müslümanların değil, dini çıkar amaçlı kullanan, üçkağıtçı ve samimi olmayan insanların örgütüdür.Pardösülünün, arkadakinden şüphelenmesi doğaldır.Haremlikler, çitle çevrili plajlar, İstanbul’da sırf kadınların girebileceği bir parkın kurulması (geçen gün Milliyet’te vardı), tümü "pardösü zihniyetinin" uzantılarıdır.Siz pardösü giymeseniz de olur... Bekir Coşkun'dan Derleme
YORUMSUZ! YOR(GUN)UM...
Eşcinselliğin tarihsel öneminden ve baslangıcından hatta doğadaki yerinden bihaber insanlarin, eşcinsel dedigin; hemcinsinin üzerine atlamaya hazir, yol yordam bilmeyen ve her daim sevişmek isteyen birer sapık zannetmesiyle tezahür edebilir. Ayrıca durumu, davranis açısından, hatta bazen fizyolojik olarak, kadinlikla eş tutup "bir insan eşcinselse kıvırtır, sesi incedir, bıyığı çıkmaz" gibi hurafeler çıkarmak ve sokaklarla dolaşmalarına izin verme lütfunda bulunduğumuz üçüncü bir tür muamelesi yapmak da tam olarak ayni seydir. İnsanin bilmediğinden korkması, korktugu hakkinda uydurmasının en güzel örneğidir...Derleme..NaKHaR

29 Ekim 2006

ELMA FİL İĞNE...
Bırakın da geçelim feleğin çemberinden
Geçelim de görelim kaos neymiş
Komployla büyümüş bir bebeğim diyorum
Tv'yle küçülmüş bir beyin!
Uykuya kanmadan uyanmışım
Yeniden uyumak isteyenim...
* * *
Değil diyorum
Gerçek olamayacak kadar sahte,
Düzmece masal bütün bunlar...
Komploya kurban gitmiş, faili meçhul cinayetim
Öyle bir gizlenmişim ki cinnetin ardına,
Öyle bir çocuk ki yüreğim,
Elma! deseniz o an
Dışarı çıkacak gibiyim!
* * *
İğne deliğinden bir fil nasıl geçer?
Bana bunu öğretin...NaKHaR

28 Ekim 2006

CİNSELLİĞİN "EŞ" HALİ
Günümüzde belki de en çok karşımıza çıkan kavramlardan, kişinin üçüncü seçeneğe bakıs açısının, ön yargısının ve hatta kendini kabullenemeyişinin tek sözcükle ifadesi olan homofobi hastalığı, Latince'de "eş, ayni, ayni bütün içinde" olan "homo" Fransizca kökenli, "belirli durumlar karsisinda gösterilen korku ve tepkiler" anlamina gelen "fobi" kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur.
* * *
Öncelikle içinde negatifi,önyargiyi ve kabullenemeyişi barındıran hiçbir kavramin doğru ve iyiyi temsil edemeyeceğini vurgulayarak homofobinin insanlari; köşeleri önyargi, nefret, kabullenemeyiş ve insan haklarına itaatsizlikten oluşan ve radikal sınırlar çeken "haksiz yargilar bütünü" oldugunu hatırlatmak gerekir.Escinselliğin doğaya aykırı olduğunu savunanlar, escinselliği bir yasam sekli değil cinsel ilişkiler toplamı olarak görenler niçin aslında doğaya aykırı olanın kin, nefret ve önyargı oldugunu görmezden geliyorlar? Derleme NaKHaR

25 Ekim 2006

BIR YANDA ZAFER
BIR YANDA SAVSATA -I-
Yahudiler Hitlerin elinden kurtulduklarinda hiçbir seyleri kalmamisti. Birakin devlet kurmayi yiyecek ekmekleri dahi yoktu. Ancak uluslarasi alanda Almanya'nin soykirim yaptigini kabul ettiginde yahudilere tazminat yolu açilmis oldu. Yahudiler açtiklari davalarla neredeyse tüm alman sirketlerini ve alman bankalarini tazminata mahkum ettirdi.
* * *
Bugün satilan bir Mercedes marka otomobilden bile belli oranda Israil hükümetine pay gidiyor ve bu durum gizli degil, zaman zaman gündeme geliyor. Israil bugün dünyanin en zengin ülkelerinden biri. Ülkelerinde nükleer reaktörlerden tutun en son teknolijiye sahip uçak fabrikalari bile var. Devamı Aşağıda...

08 Ekim 2006

HAYAL ET"imagine"
Hayal et cennetin olmadığını,
denersen kolaydır,
cehennem yok altımızda,
üstümüzde ise sadece gökyüzü,
tüm insanların bugün için yaşadığını hayal et...
* * *
Hayal et ülkelerin olmadığını,
o kadar zor değil bu,
uğruna öldürecek ya da ölecek bir şey yok,
ve din de yok tabii..
* * *
Tüm insanların barış içinde yaşadığını hayal et,
hayalci diyebilirsin bana,
oysa yalnız değilim ben,
umarım bir gün sen de katılırsın bize,
ve bir bütün olur dünya..
* * *
Hayal et malın mülkün olmadığını,
merak ediyorum yapabilir misin?
ne açlık var ne de açgözlülük,
insanların hepsi kardeş,
tüm insanların,
tüm insanların dünyayı paylaştığını.
* * *
John Lennon'un efsaneleşmiş şarkısı..ABD' bir kilise tarafından kamuya açık yerlerde söulenmesi yasaklanmışTanrı'ya şükür dünyada Hayal Etmek yasaklanmadı...NaKHaR

04 Ekim 2006

"Dünyada iki tür hayal kirikligi vardir.
Birincisi, istedigini elde etmek; Ikincisi, istedigini elde edememek.
Ve bunlardan birincisi, gerçek bir trajedidir.."
Oscar Wilde

22 Eylül 2006

YAPRAK GİBİ SALLANMAYIN
IBorderline: Bu rahatsizlik son zamanlarda moda oldu. Ozellikle hayata atilmak uzere olan gencleri etkisi altina aliyor. Bu rahatsizlik aktif istikrarsizlik, dengesizlik, cevredeki okaylara asiri duyarlilik, kendine guvensizlik, kronik bir "bosluk duygusu" ve bir uctan diger bir uca savrulma gibi belirtilerle kendini gosteriyor. Belirsizlik ve kararsizlik, ortami da rahatsizliga surukluyor. Ekonomik ve toplumsal planda ise bu semptomlar, zaman zaman hepimizde goruluyor. Bir an ekonominin gelecegini aydinlik gorebiliyoruz, kisa bir sure sonra batmaya basladigimizi dusunebiliyoruz.
Asiri Rasyonalizasyon: William Glasser`in tanimladigi bu rahatsizliga tutulanlar; toplumdaki aksakliklar uzerine surekli konusur, fikir yurutur, firsat buldugunda tartisir. Ancak is eyleme geldiginde frene basar. Bu tip, hayattan korkusunu konusarak, gizlemeye calisir. Genellikle zararsizdir ama bu kisinin sozlerine kanip pesinden gidenleri hayal kirikligina ugratir. Bunlari TV kanallarinda cok gorebiliyoruz. Konusmalarin mantiksizlasmasi durumunda ise "logore" (laf ishali) teshisi gecerli olur.
Manipulatif Kisilik: Kendisini cok mukemmel gordugu icin hayatini, bakalarini "adam etmeye" adamistir. Diger insanlarin kisiliklerini yok sayar. Insanlari koyun gibi gutmeyi isteyenler de bu gruptandir. Bu tip kisilerin en olumlu olanlari, kendilerini diger insanlardan ustun gordugu "hosgoru"kelimesini cok kullanirlar. Kucuk-buyuk, zengin-fakir her canli varliga ve dogaya "saygi" duymayi ogrenen kisi ise bu rahatsizliktan kolayca kurtulur.Devamı Aşağıda
YAPRAK GİBİ SALLANMAYIN II
Sosyal Mazohizm: Bizde cok yaygindir. Bu rahatsizliga tutulan kisi, icinde yasadigi toplumu ve cevresindekileri hep cahil, tembel ve kotu olarak gorur. Goruslerini daima "Bu millet adam olmaz." gibi klise laflarla ozetler. Psikologlar, bu kisilerin kendi basarisizliklarina mazeret bulmak icin herkesi kotu olarak gostermek istediklerini soyluyor.
* * *
Kronik Bagimlilik: Bu kisilik bozuklugunda kisi, kendi kisisel basarisi icin hep baskalarinin destegini arar. Isler kotu gittiginde ya da basarisiz oldugunda ise baskalarini suclar. Suclu, ailede baba, is yerinde mudur, toplumda ise devlettir. Iyice kizdiklarinda "Nerede bu devlet?" diye bagirirlar.
* * *
Karamsarlik: Biraz "Dogu Akdeniz huznu" biraz da "Ortadogu'nun melankolisini" katin. Ekonomik ve toplumsal sorunlarin ortaya cikardigi; korku, endise, tedirginlik ve bikkinligi da bunlara ekleyin. Sarkilarimizdaki aci, uzuntu, keder... turkulerdeki dertleri, yara ve sizilari hatirlayin... Alin size ortaya bir karisik konu...Iste size milyonlarca "bicare" insan! Karamsar insanda "cesaret, azim, kanaat etme" diye birsey yoktur. Karamsarlik insanin kanini sogutur, enerjiyi, dinamizmi ve yaraticiligi yok eder...NaKHaR

21 Eylül 2006


GAY DÜĞÜNÜNE ENGEL!
Alanya'da izledikleri bir Türk düğününden etkilenip,"Biz de burada görkemli bir düğün yapıp evlenmek istiyoruz" diyen iki Danimarkalı eşcinsel,
Alanya Müftüsü Muhammed Gevher'i kızdırdı.Eşcinsel çiftin düğün kararını "insanlık ayıbı" olarak niteleyen müftü,"Hiçbir dinde böyle bir şey olamaz. Bu tür şeyler başımıza felaketler getirir. Yaygınlaşması halinde bela ve musibetler üzerimizden eksik olmaz. Bu düğün düşüncesi kabul edilemez" dedi.
* * *

Ah! din denen mereti hayatımızdan bir çıkarabilsek, neler olacağını hep birlikte göreceğiz... Dine inanan şahsiyetler bilmiyorlar mı ki din, Tanrı'nın yarattığı varlıkları reddetmektedir... O günleri görebileceğime inanmıyorum ama umudum da yok değil... NaKHaR

19 Eylül 2006


CUMHURBAŞKANI OLMAK

Fransa'da bir müstahdemin fikirlerini öğrenmek istyorlar ve soruyorlar:-Farzet ki Cumhurbaşkanı oldun, ne yapmak istersin?Müstahdem bu soru karşısında fena halde bozuluyor:-Ben yapamayacağım şeyi hayal etmem. Bana işimle ilgili ne yapacağımı soruyorsanız anlatabilirim. Gerisi boyumu aşmak olur... Aynı soruyu Türkiye'de sormuşlar ve tabii ki bizim müstahdem tüm yapmak istediklerini tek tek sıralamış...Aytaç Gıda'nın Bölge Müdürü Mehmet Emin Yazıcı'dan


"Artık yorum sizin..!"

18 Eylül 2006

YURDUM İNSANI
Ayni sirkete ait iki otobüs yolda karsilasti, söferler ellerini birakip selamlastilar 52 kisi öldü.(MUGLA)
Odun kesmek için ağaca çikan adam Nasreddin Hoca fikrasinda ki gibi oturdugu dali kesince dalla birlikte yere çakildi. Hastahanede öldü. (ANTALYA)
Bir anne yagmur girmemesi için bacayi tikadi duman çikamayinca evin içine karbonmonoksit doldu.Anne ve bir oglu öldü, 3 yavru komada. (ISTANBUL)
Asabi çoban ot yemeyen koyunu tüfegin dipçigiyle dövmeye basladi. Tüfek ates aldi çoban öldü. (BITLIS)
Duvari yikip iki odayi tek oda yapmak isteyen adam isi abartti. Duvar için kazma yerine dinamit kullandi. Mahalleyi havaya uçurdu, yaralandi. (ESKİŞEHİR)
Saskin köylü 3 katli evin terasinda buzagi beslemeye basladi. Buzagi bir süre sonra 250 kiloluk dev bir inek oldu. Inegi vinçle indirdiler. (ISTANBUL)
Kurban Bayraminda beraber deve kesmeyi planliyan 2 aile arasinda çikan tartisma sonucu jandarmanin aldigi karara göre deve 2 ye bölündü. (AGRI)
Ne denir bilmem ki, Güler misin? Ağlar mısın?

16 Eylül 2006

HUYSUZ VİRJİN I
"Eşcinsellerle Ahbaplık Etmeyi Sevmem"Seyfi Dursunoğlu; nam-ı diğer Huysuz Virjin, Esquire'ın eylül sayısına gençliğini, okul yıllarını, yalnızlığını ve Huysuz Virjin'i anlatmış: Benim biriyle ahbaplık etmemin şartı dürüstlüktür. Eşcinsellerle ahbaplığı sevmem. Orasını burasını kestirip E-5'e çıkanları kast ediyorum demiş.
* * *
Boğaziçi Lisesi'nde yatılı okurken adım 'beyaz mendil'di. Nedeni; Vapura bindiğimde önce mendilimi açar, öyle otururdum. Çünkü nizamiyeden çıkmadan muayenemiz yapılırdı. Ufacık bir kir varsa üzerinizde, o hafta çıkamazdınız izne.
* * *
Genç Seyfi Dursunoğlu kibar ve yakışıklıydı. Ben Beylerbeyi'nde mutaassıp bir ailenin çocuğu olarak geçirdim delikanlılık dönemimi. Bizim zamanımızda şimdi olmayan bir dostluk vardı.Beylerbeyi'nde bize 'Beş S'ler derlerdi. Beş arkadaştık beşimizin de ismi S ile başlardı.
* * *
Yeni memurluğa başlamıştım o zamanlar. Bir tek ben kendi paramı kazanıyordum onlar baba parası yiyordu. Sonradan her görüştüğümde birinin ölüm haberini alıyordum. En büyükleri bendim oysa ki. Bir ben kaldım. Hep 'Zeki Müren bekliyor beni yukarıda' diyorum çünkü yukarıda bir kankam yok. Ablam var ama tanınmış biri değil. Onu söyleyince de ilginç olmaz. Özal bekliyor desem de ...

15 Eylül 2006

İNSAN TEKELİNDE OLMAYAN TEK ŞEY
"ECELDİR!"
1998'de bir Fransız oldukça karmaşık bir intihar girişiminde bulundu.Bir deniz kıyısında yüksek bir kayalığın tepesine çıkıp boynuna bir ip,ipi de büyük bir kayaya bagladı. Sonra zehir icti ve kendini atese verdi.Ucurumdan atlarken de tabancayla kafasina ates etti!Ama ilginç olan şu ki; kursun onu ıskalayıp ipi kesti,böylece adam suya düstügünde asılı kalmadı.Soğuk su yanan elbiselerini söndürmekle kalmadiayni zamanda adamı şoka sokarak yuttugu zehiri kusmasını sağladı.Sudan bir balıkçı tarafından çıkarılıp hastahaneye götürülen adamorada hipotermi'den (vücut isisinin asiri düsmesi) dolayı öldü...

09 Eylül 2006

ANNE ... DEĞİLDİR ARTIK
Bir anne gözlerini bırakır
Uyuyan çocuklarının yanında
Anne anne değildir artık
Kör bir aşıktır...
* * *
Annenin aşkı saltanattır
Babadan oğula, çocuklarına...
Bir tehdit varsa eğer
Melek şeytana döner,
Anne cellada!
Şeytan da melektir zaten
Ademle Havva'yı
Elmayla kandırmış olmasa...
* * *
Anne insan değildir artık
gözdûr kulaktır
Çocuğun göğsûnde atan candır...
Anne canlı değildir artık
Yaralı kahramandır...
Anne melektir...
Anne dipsiz deniz
Ve her ana kucağı
Cennettir!... NaKHaR

14 Ağustos 2006



"Kendine doğruları söylersen, o doğrular seni özgür kılar!"
incil'den


Her eşcinselin hayatında, eşcinselliğini değil başkasına, kendine bile itiraf edemediği dönemler olmuştur...


AH TANRIM!

ne zaman öğreneceğiz olduğumuz gibi görünmeyi ya da göründüğümüz gibi olmayı..? N


Bir orospuyu azize yapar aşk ve bir azizeyi orospu, uçarı bir çapkınken sevecen bir adam, oynak bir kadından sadık bir eş, ürkek bir genç kızdan tutkulu bir yosma çıkartır ortaya.....

"Ahmet Altan, Karanlıkta Sabah Kuslari"