29 Haziran 2008




BAŞ SAĞLIĞI


Arşa uzanıyordu ellerimiz
Her ölüm bir acı daha
pompalıyorken yüreklerimize...

Evlat acısına en çok
onu doğuran ağlıyordu,
Ananın ölümü ise,
ondan doğanı dağlıyordu...

Kardeşler;
ne olmalarını istiyordu birbirinin,
ne ölmelerini...

Çürük tahtaların arasından,
Çukura gidiyordu birer ayağımız,
Diğer ayağımızla
Sağlam diye basarken
Hayatın üzerine...

Herkes aynı şeyi söylüyordu
İki kelime...

Oysa ki gövde olmadan,
Baş!
Bir işe yaramıyordu...NaKHaR


28 Haziran 2008




ÖLÜMLERİM-KALIMLARIM III


Birkaç gün önce anneannemden bahsetmiştim... Yaşlıydı, yorgundu... Ne aklı yerindeydi, ne fiziki aktiviteleri... Onun bayramıydı bu ölüm hazır cevaplar için hakikaten de öyleydi... Bayram...

Bu sabah 5 te çalan telefonuma uyandım, ortanca ablam arıyordu... 4 teyzemden 68 yaşında olan en büyüğü hayata gözlerini yummuştu, Anneme söylemek için ben görevlendirilmiştim... Uyandırdım ve annemin ilk söylediği şey "Ablam mı ölmüş"tü.

"Bekliyordum" dedi ve ağlamaya başladı, tutamadım... kızdım olmadı, söylendim olmadı, iki ölüm anneme fazla geldi bir haftada... Teyzem yaşlıydı, anneannem gibi... Teyzem hastaydı, Anneannemden iyice, Teyzem günde aldığı 18 hapla yaşıyordu, Anneannem serumla, Teyzem yeşil gözlüydü, Anneannem gibi... Annesinin öldüğünden haberi olmadı, çocuk avutur gibi avuttular onu da...

Ve o da bu sabah gözlerini yumdu... Yıllar önce ölen eşine ve birkaç gün önce ölen annesine kavuştu... Ailemizin yaprak dökümü mevsimi olur her yaz... ve her ölüm bir diğerinin eteğinden paçasından tutarak onu da sürükler gittiği yere... NaKHaR

26 Haziran 2008


ÖLÜMLERİM-KALIMLARIM II

Çok değil birkaç gün önce, Annemlerin yanına geçeceğim gün tesadüfen Tanrıça ile karşılaşmış ve 20 dakikalık kalan zaman çay sohbetine yetmediğinden birkaç saat daha ayırmak için biletimi iptal etmiştim... O günlerde babamın 46 yaşındaki kuzeni kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmişti...

Daha sonra annemi arayıp gelemeyeceğimi söylediğim de annem "gelme zaten" demiş ve o sıralar evde hasta yatan anneannemin sağlığının iyi olmadığını düşünerek "birşey mi oldu" diye sormuştum. "Sadece serum bağladılar iyileşti" cevabını vermişti bana annem...
***
Dün geceki maçta tarafımıza yapılan haksızlıklara o kadar sinirlendikten sonra oturup ağladım... maç bittikten birkaç dakika sonra arayan yeğenim 46 yaşındaki akrabamızın okumasına geldiklerini herkesin istanbulda olduğundan bahsetti ve annesinden (büyük ablam) de onay alarak anneannemin birkaç gün önce ikindi vakti vefat ettiğini de ekledi...

Beklenen bir durum olması bakımından üzülemedim bile... Ve birazcık burukluk oldu içimde benim aklıma gelmişti ve düşünmüştüm diyerek... yaklaşık bir haftadır içimdeki anlamsız sıkıntı da bir anda geçti gitti işte... Bazı şeylerin insanın içine doğması güzeldir, Ama bazı şeylerin, hepsinin değil... NaKHaR

24 Haziran 2008

/
ARADA KALMAK !
/
Rahmimizden ne çocuklar aldırdık biz
Yasal olmayan zina tohumları
Serpildikten çok sonra
Farkedince bedenimizde...
***
Bel kemiğimizden
Kimbilir ne kadınlar doğurduk biz
Tanrısal rivayetlerde;
Ana evladına veled oldu
Evlat anasına koca
***
İnsan ırkı çoğalsın diye
İki öz kardeş
Göz kırpabildi evliliğe
Ve küfrederken çocukları ana avrat
Zevkten orgazm olabildi babalar.
***
Herkes yalan söylerdi birbirine,
En büyük yalancı dindi.
***
Adem elma yerdi
Oysa biz
Ayva yemeyi severdik
***
Nuh'un gemisi vardı
Hiç dinozor görmedik
İsa'nın el değmemiş annesi vardı
Bizler yasal zinaların
46 kromozomlu canlılarıydık
***
Gözlerimiz kör
Kulaklarımız sağır
Dillerimiz lâl'di.
***
Alenî ve akıl almaz sırlarımız vardı bizim
Görmezden geldik
Duymazdan geldik
Bilmezden geldik
***
Gökten üç elma düştü
Dindarlara
Dinsizlere
Ve
Arada kalmışlara... NaKHaR

17 Haziran 2008



PARİS KISA BİR RÜYA...


Her defasında heyecan yapardım elde etmek istediğim şeylere uzanırken ve elim her defasında birkaç santim gerisinde kalırdı arzuladıklarımın...

Tanrı çok meşguldü bu sefer ve o sihirli parmağı hayatımın yakın bir köşesinden geçmedi...

Üzgün müyüm? Asla tabii ki değilim, Aksine mutluyum, züğürt tesellilerinde arıyorum şimdi rahatlamayı, "Aman canım Paris'te neymiş, önemli olan yarışmayı kazanmaktı" Ölmeden önce sanırım birkaç kez gideceğim dünyanın birkaç kıyısına...

Soran dostlar olursa İstanbul'un havasını solumaktayım hala... Yanımda Ailem, Akadaşlarım, Sevgilim... Kısacası Mutluyum, Huzurluyum... Tanrı Bozmasın... :) NaKHaR

14 Haziran 2008


UTANÇ DUYUYORUM


Bütün işlemlerimi halledip Konsolosluğa başvurumu bu hafta başında yapmıştım, 2 gün sonrası için belli olacağını duyunca da ayrıca sevinmiştim... Herkesin (Okuldan hocalarım, Arkadaşlarımın, Ve Sevgili Kedimin) bu konuya kesin gözüyle bakması beni biraz geriyordu...


Batıl olarak mı bilmiyorum ama hiçbir şekilde işlerime kesin gözüyle bakamıyorum, Tanrı'nın işi belli olmuyor ne de olsa...


İki gün sonra gittiğimde Pasaportumu aldım, içini kabaca karıştırdım herhangi bir değişiklik yoktu, Görevliye sordum, bana maalesef reddedilmiş vize çıkmamış dediğinde içimde pamuk ipliğine bağlı umudum koptu gitti, Nedenini onlarında bilmediğini bildiğim halde ağzımdan neden? sorusu çıkmıştı çoktan....


Tekrar incelenmesi ve reddedilme nedeninin tarafıma bildirilmesine dair bir dilekçe yazıp konsolosluğa bıraktım, bırakırken de Fransa'nın böyle çok yaptığını, başta belgelere bakmayıp, dilekçeyle beraber incelediklerini öğrendim... Bu söylenmese de Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarına özgü bir durumdu...


Ve içimden haykırmak istedim, Bu ülkenin vatandaşı olmaktan ilk kez bu kadar utanç duyuyorum diye... Nihai olarak sonuç Pazartesi günü belli olacak....


Tanrısal dokunuşlara ihtiyacım var...NaKHaR

10 Haziran 2008




İÇİMDEKİ TINILAR - 2

Filmini izlediğim ve hem filmin insanın fikirlerini altüst eden konusuna hem de insanı bambaşka bir dünyada, bir savaşın, bir ateşin ortasına atmışçasına heyecanlandıran, kan akışını hızlandıran,ve beyninin duvarlarında unutulmaz yankılara neden olan soundtrack'ine hayran kaldığım nadir filmlerden biridir "Requiem For A Dream"

İşte bu filmin o eşsiz soundtrack'ini sizlerle paylaşmak istedim, ama tamamen farklı bir şekilde, orkestra ile yapılmış versiyonunu...
İşte sizi o şarkıya ulaştıracak... N

06 Haziran 2008


NELER GÖRDÜM ?

Bugün daha önce de bahsettiğim prosedür işleriyle uğraşmak için İstanbul'un iki yakasını kabaca dolaştım diyebilirim... Sabahtan Üsküdar da Pasaport için başvurumu yaptıktan sonra bir sigara içip (biliyorsunuz her yerde içilmiyor artık, ve sigarayı elime almadan önce yerleri kolaçan ediyorum izmarit var mı diye :p ) Önceki gün kafamda sıraya koyduğum gibi, vize işlemleri için hangi belgeleri toplamam gerektiğini öğrenmek için Taksim'e geçtim...

Gidip birşeyler öğreneceğim kurum öğle tatilinde olduğundan ardı ardına sigara içe içe istiklali bir kere turladım veee Aman Tanrım! Necla değil mi şu? Evet evet o (Hani şu Yaprak Dökümü'ndeki canııımmm) yanımdan öylece geçiverdi gözlerimde güneş gözlüğü olmasa ve kendimi tutmasam o Leyla'ya söyle onun ağzına s..arım diyesim geldi (haminne teyze kıvamında)






İşlerimi halledip anadolu yakasına geçtim, (geçerken Boğaz'daki yolcu gemisini görüp hayıflandım) okuldan arkadaşlarla buluşup alışveriş yapmalarına yardım ettim (bir nevi Armağan Çağlayan'lık) ama zevkime bütün arkadaşlarım güvenir...

Ardından büyük bir mutlulukla evime giden otobüse adım attığımda şoförün hemen ardında simsiyah bir gölge vardı (yüzü ve gözleri dahil tamamen kara çarşaf'a hatta abartıp burka'ya bürünmüş bir kadın ve yanında mahrem erkeği) önce bir irkildim sonra kendime geldim ve bir kere daha lanet okudum içimden AKP hükümetine.... Adıyamandan ve menzildeki cemaatten bahsediyordu... Yan komşumuz da bu cemaate bağlı olduğundan (ki Tanrıya şükür bu kadar azılı değil) algıda seçicilik yaparak kulak misafiri oldum...

Anlayacağınız bugün birçok şey gördüm içimde kalmasın yoksa rüyama girer :) NaKHaR

04 Haziran 2008



SON 2 HAFTA

Hepimizin hayata karşı birer duruşu olduğuna inanıyorum son zamanlarda, rüyalarım hala bilindik uçak kazalarıyla süsleniyor, artık rüyalardan kurtuluş olmadığı için zevk almaya bile başladım diyebilirim o derece yani... :)

Devlet dairelerinde yaşadığım prosedür kuyruklarından harap ve bitab düşmüş durumdayım, kafamın içinde ramazan davulcusu kıvamında gümbür gümbür sesler titreşiyor, sanırım beynim kendini bildi bileli bu kadar çok ayrıntıyı hep birden düşünmemişti... O kadar ki ayrıntılar arasında boğuluyorum... Eminim o gün geldiğinde kendi kendime şunları söyleyeceğim; Bu kadar stres yaptığıma değdi mi? biliyoruum biliyoruum değmezdi ama ben ki başak burcunun aslan burcuyla kombinasyonu içine doğmuşum geniş geniş oturup bekleyemezdim...

Netice itibariyle stres altında 1 günde yenilemem gereken TC kimliğimi 5 gün gecikmeli olarak sağa sola söylene söylene yenileyebildim, Pasaport başvurusu için 14 gündür üniversitemden yazı bekliyorum, ve bugün bağırıp çağırdığım için bir hafta sonra dedikleri belgeyi bir iki saat içinde elden verecekler, Size tavsiyem; devlet dairelerinde sesinizi yükseltmezseniz hiçbir şey elde edemezsiniz... Koyun sürüsünün çobanı gibi sürekli emir yağdırıyorlar şuraya git bunu yap buraya git şunu yap gibi...

Sonuç itibari ile 18 Haziran saat 13:45'te İstanbul semalarından gökyüzüne doğru süzüleceğim... NaKHaR