18 Ocak 2015



HOMOFFOBİ MİM!

Uzun bir aradan sonra yazacağımız ilk mim Geylesof dostumuzdan geldi… Teşekkür ederiz efendim… Hemen topu taçtan alıp, homodaşlara paslıyorum…

Hiç homofobiye/transfobiye uğradınız mı? 

Uğradım tabi, uğramaz mı insan… Canım ülkemde her mevsimi yaşadığımız gibi, fobinin her türlüsü de mevcut! Hatırladığım ilk anımsa şöyle: Üniversite yıllarında ajansa bağlı olarak stand hostluğu yapmıştım bir süre,  boynumda seksle hiç alakası olmayan tamamen kaşımaktan oluşmuş bir kızarıklık vardı. Beraber çalıştığım kız arkadaşlar imalı bir şekilde nedenini sorduklarında eşcinsel olduğumu bilen arkadaşlarıma; “sevgilim yaptı” deyip kahkahadan sonra “yok ya boynumu kaşıdım”  dedim. Nedenini nasılını hatırlamıyorum. O gün 2 saat içinde bulunduğum yere gelen mörş (satış destek sorumlusu) bana “marketten hemen ayrıl!” dedikten sonra aynı saatler içinde ajanstan da atılmıştım. Firma Coca Cola idi. O günden beri o markanın ürünlerini pek tercih etmiyorum...


Peki, hiç homofobik/transfobik davranışlarda/söylemlerde bulundunuz mu? 

Bulundum tabi, bulunmaz mı insan? Homofobi görmüş insanlar olarak bir yerden sonra bu savunma şeklini kullanıyoruz ne yazık ki. “Şuna bak yaa! Böyle neon tabela takmış gibi cık cık” diye söylenmişliğim vardır. Görünür olmakla ilgili sorun yaşıyoruz çoğunlukla… Üniversite yıllarımda okul kantininde çocuğun birini yaklaşıp “çok belli ediyorsun” diye eleştirmiştim. Bana neyse!





Bir LGBTİ tarafından homofobi/transfobi yapılabilir mi? 

Yapar tabi, yapmaz mı insan: Kendini kabul etmemiş bir LGBTİ bireyi homofobi/transfobi yapabilir. Eğer kişi kabullenmişse bunu yine yapabilir ama yapmadan önce iki kez düşünür. Alınırlar mı? Fobik algı yaratır mıyım diye düşünüyorum ben mesela. Bana gelince duruma göre hala homofobik tutum sergileyebilirim gibi geliyor. Henüz böyle bir durumla karşılaşmamış olsam da





Homofobik/transfobik söylemlerle karşılaşınca ne yapıyorsun? 


Zararsız olanlar karşısında, zararsız derken “hop, top” şeklinde küçümseyici sözler karşısında gülüp geçiyorum. Amma velâkin iş “Bunların köküne kibrit suyu” hâlini alıyorsa o kişiye “Orda dur bakalım!” dediğim çok olur. İş arkadaşım “la bunların hepsini bi binaya toplayıp yakacaksın” dediğinde. “Yıllar evvel bir otelde yakılan Aleviler gibi mi?” dedim. Bunu söyleyen kişi alevi idi. Ayrımcılığa uğramış biri olarak ayrımcılık yapılması çok ironik. Korkularımız bizi korktuğumuz şeyi reddeden hâline getiriyor.




Ailene/arkadaşlarına açıldığında fobik durumlarla karşılaştın mı? 

Karşılaştım tabii, karşılaşmaz mı insan: Anlık tepkiler, uzun vadeli iğnelemeler…  Aile konusunda şanslı olanlardanım. En yakın arkadaşlarım ve eşleri konusunda da öyle ama zaman zaman heteroseksüelliğe özendirme çalışmaları ve küçük imalarla hâlâ savaşıyoruz… Herkes sabırla dönüşeceğim günü bekliyor! Ve uzun süre bekleyeceğe benziyorlar.


Kimleri mimlemek istersin?


Tanrı onların karşısına homohobik insanlar çıkarsın diyerek…
Aleph ve  Liseli Homo'yu mimliyorum… N

15 Ocak 2015



KIŞ UYKUSU!


Yalındım, yalnız, yalın ayak ve çıplak!
Babamın dünya eviydi konakladığım…
Onun girmeye,
Benim çıkmaya can attığım kapıydı,
Hayata açılan…

Hayat dolsun diye içeri,
Açtığım kapıları kapatmam ardımdan
Söylenir annem:
“Kapısız yerden mi çıktın be oğlan!”

Dilim, dinim, yoktu işaretim.
Tek tapınağım göğüsleriydi annemin…
Ey Adem’in çocuğu!
Kime sövüyorsun durmadan?
Kardeştik şimdi eğer
Baban olsaydı babam,
Çıksaydık aynı amdan!

Yalındım, yalnız, yalın ayak ve çıplak
Endişelerim, yoktu şüphelerim
Beni hayatta tutacak
İplerim vardı sıkıca tutunduğum
Koptu!
Kuklasıydım toplumun,
Elimde kalmasaydı dananın kuyruğu.

Parkım, bahçem, yoktu bir dikili taşım,
Azıcık aş, ağrısız baş üstüne bir hayat kurdum.
Duvarlarım vardı harflerden ördüğüm,
İnatla sözlerimin ardında durdum!
Hayat sahnemde bir güler, bir ağlardı iki yüzüm…

Yalındım, yalnız, yalın ayak ve çıplak
Aciz atlar gibi yığıldım çatlayarak!
Bir babanın sıktığı son kurşun,
Bir ananın sütüyle boğduğu son kuşak!
Şahmeran gibi doğrulup kuyruk acısından,
Ben de uyanırım baharda

Bu kış uykusundan! N

13 Ocak 2015



ZAMAN, VİCDANSIZ ZAMAN!

Bu yıl hiç görmediğim kadar çok gördüm geçmiş yılın özetini yapıp süzgeçten geçiren... Şahsen bu yıl geçmişle yaşadığımdan nasıl geçtiğini pek anlayamadım. İnsan bir zamana karşı aidiyet duyduğunda başlıyor ayrışma; düşünceler, söylemler, ithamlar, kavgalar, tekmeler, yumruklar ve tükürükler havada uçuşuyor...

2014 ülke için vasat bir yıl… daha da kötüye gidecek olabilir, buna engel de olamayacağız belki ama susmak da çözüm değil, dolmayı beklemek de... Konuşmak, iletişim kurmak, anlamaya çalışmak önemli olan...

Birkaç gün önce katıldığım bir seminerde neden buradasınız diye sorduklarında "Anlamaya çalışıyorum." dedim. Kendini öldüreni de, ülkeyi gereni de, olaylar karşısında duyduğumuz öfkeyi de...

İntihar süsü verilmiş psikolojik baskı cinayetlerinin üzerine gidilmeden konuşulması, yenilerini doğuracak ki doğuruyor da... Hepsine “vah, tüh!” deyip geçiyor oluşumuz ise çok ironik! Ölüme giderken mesaj verme kaygısını da doğru bulmuyorum. Vicdansızları yok oluşunuzla cezalandıramazsınız. Onlara karşı en büyük cezayı, onlara rağmen yaşıyor olmakla verebilirsiniz.

Tartıştığım ve yaşamımı eleştiren birçok insanın varlığıma olan öfkesini, varlığımı inatla sürdürerek sindirebildim. Size, sizden başkasının yardım etmesini beklemek bir ütopyadır. İnsanların tek yaptığı kendinden güçsüz olanın sırtına basmak olduğundan, hafifçe olduğunuz yerde doğrulup bu tür insanların sırtınızdan/yakanızdan düşmesini sabırla bekleyiniz. Allah aşkına görüşmediğiniz insanları ve nedenlerini bir düşünün!


Hadi giyinin vicdanınızı, çizin sınırlarınızı, alın elinize patlamış mısırınızı, 2015 seyri çoktan başladı…N

02 Ocak 2015



ÇAMUR!


Ne yana dönsem kıble mi olur bana cehennem?
İçim yanmış, aklım şaşmış, kafam karışmış
Bir su ver, bir akıl
Yılandan bir söz gerek sarılacak
Ki korkmam.
Geç karşıma yalanlar anlat!

İbresi şaşmış pusulayım, yönlerim ayıp,
Akla yatmayan selamlar olsun düşmanıma
Dostlarım kayıp!

Arsız oldum, yüzsüz oldum, sözler verdim kendime!
Sırlar…
Çenesi düşük cırcır böceği gibi
Eteğimden döküldü taşlar…
Ne ben anlayabildim dilinden,
Ne anlatabildin…

Çamurdan mı olmuş insan, hamurdan mı?
Yoksa yalandan mı?

Tek bir hayat yaşadım.
Çamlar devirdim, çamdan düştüm
Ben o yağmurda oynanmış, çamurlu toptum.
Rengini balçıktan almış, o meşhur 
Camdan bakan kızdım!

Yar oldum,
Brütüs’ten hallice yarendim düşmanıma,
Ve şeytanıydım dostumun
Cehennem cücelerini tekmeliyordum da
Kıldan inceydi,
Kader diye yazılmışa boynum…N