02 Kasım 2007


SKANDAL TV GELİŞMELER - I

- Ölüm Tehdidi Nasıl Yapılmalı -

Bir otomobil fabrikasında, her fabrika da bulunan hükümlü işçi çalıştırma zorunluluğu sebebiyle, iş bulup çalışmaya başlamıştı 3 sene önce… İlk önce mutfak bölümünde başladığı çalışmaya… İşçi gereksinimi nedeniyle terfi ederek son kontrolcü ve en sonunda kalite kontrol mertebesine kadar ulaşmayı başardı…

Her meyve veren ağacın taşlanması gibi, bir süre sonra bölüm şefi abim hakkında ileri geri konuşmaya başladı… Kulağına gelen söylentiler neticesinde abimin damarına basıldı… Eline bir matkap alıp adamın karşısına geçti ve üzerine yürüdü…

Tabii bu matkap hikayesi sadece bölüm şefinin bir abartısı… abim işten atıldı… Tazminatsız… Sendika tarafından avukat tutuldu, şahitler dinlendi… aleyhinde getirilen şahitler abimin lehine ifade verdi…

- Ben o sırada orada değildim.
- Benim gördüğümde normal bir şekilde konuşuyorlardı gibi.

Ve sonuç eğer aleyhte yalancı bir şahit bulunursa abim hiçbir hak edemeyecek… bulunamadığı taktirde bilmem kaç bin lira tazminat, işten atıldığı süreden itibaren almadığı maaşları geri ödenecek ve aynı iş yerinde yeni bir işe sahip olacak…

28 Ekim 2007



KADIN GİBİ DÜŞÜNMEK

Birkaç haftadır kafamı kurcalıyor bu düşünce… Kadın gibi düşünüyorum ya da arsız bir küçük kız kadar şımarığım…

Bir yandan efeminen davranış sergileyen hemcinslerimi çok ağır bir şekilde “öyle değil böyle davranmalılar, yok efendim erkekseler eğer erkek gibi davranmalılar vs vs vs.” diye eleştirirken bir anda ikiyüzlülüğümün farkına vardım ve yüzüm kıpkırmızı oldu… Çünkü anladım ki kendime karşı yeterince dürüst değilim…

Tüm olaylar karşısında verdiğim anlık tepkiler, duygusal ve ani iniş çıkışlarım, bayan arkadaşlarla girdiğim ağız kavgaları, diyaloglar tamamen kadına özgü davranışlar kapsamına giren nitelikte davranışlardı… İlişkideki tutumum, rahatsızlıklarım, çemkirmelerim bunların hepsini düşününce aşırı derecede rahatsız oldum…

Bundan sonraki gücümü erkek gibi hareket ederek, erkek gibi düşünerek erkek görüntüm altındaki naifliği, kırılganlığı yok etmek için kullanacağım… Çok fazla ezildiğimi fark ettim olaylar karşısında kibar çıt kırıldım davranmaya çalışırken…

Bir erkek, ne olursa olsun erkek gibi düşünmelidir, daha farklı değil… Her ne kadar beraber olduğu insan aynı erkek bedenine sahip olsa da… Ve hiçbir zaman iki erkeğin ilişkisinde bir taraf daha fazla olmamalı… Güç dengeleri eşitlenmeli… Bunun farkına vardım kendimi dinlediğim süre içerisinde… NaKHaR

20 Ekim 2007


REYTİNG

Eğer hoş yazıyorsanız, yazdıklarınızın boş olmasının fazlaca bir önemi yok artık. Çünkü reyting devrindeyiz ve insanlar puanı hoş yazana veriyorlar. Bu, bizim okumama, hatta sanki fazla düşünmeme eğilimimizle birleşince ortaya hiç de hoş olmayan bir sonuç çıkıyor… “Bir şey hakkında kanaat getirmek için eskiden en önemli kaynak kitaplar ve dergiler iken, şimdi ön plana köşe yazarlığı ve TV’de konuşmak geçti ve buralarda da reyting yani hoş yazma ve konuşma önemli.”

Kanaat işi artık kitaplarla dergilerle değil, basın yoluyla yapılıyor; basın da reyting yapanı öne çıkarıyor. Reyting yapmak içinse hoş yazıp konuşmanız yeterli, boş olmuş olmamış çok önemli değil. Ne de olsa doluluk kriteri giderek zorlaşıyor.

Bir de yakın geçmişte karşılaştığım bir anket sorusu ve yanıtlar aynen şöyle;

Sizce TV’deki en iyi magazin programı hangisi?


1- Kanal D Ana Haber %25,3
2- Pazar Keyfi %20,6
3- Özel Hat %18,1
4- ATV Ana Haber %17,8
5- Show Ana Haber %12,0
6- Televole % 2,8
7- Star Ana Haber % 2,5
Ahmet Çakmak ve Nevzat Çalışkanın yazılarından derleme

14 Ekim 2007

DÖRT İKİLİK İNSAN
Hayatımın hiçbir alanında dört dörtlük insan olamadım... Dört dörtlük biri olmaya çalışmadım, olmak istemedim açıkçası… Çoğu insan gibi ortalarda yaşadım hayatımın şimdiye kadar olan kısmını…
Bulunduğum tiyatro oyununda iki üç yan karakteri birden canlandırdım, çok da başarılı olduğum söylendi gerek öğretmenlerim gerekse çalıştırıcı insanlar tarafından, hatta ana karakteri canlandırmam konusunda ikna çabaları dahi olmasına rağmen, ikinci plandan vazgeçmedim…
Yaptığım grafik tasarımları herkesin yaptığından çok daha iyi olmasına rağmen kendimi gösterme çabasında olmadığımdan doğal karşılandı hep…
Çünkü zirvede olmak istememekle birlikte zirvedekilerin çektiği zorlukların bir şekilde farkındaydım… Dediğim gibi hiç öyle tepelerde gözüm olmadı…


Eğer zirvedeyseniz sizden hep daha iyisini görmek isteyen insanlarla çevrilmiş olur etrafınız… Ve daha iyisini yapmak için daha fazla çaba harcarsınız… Ama eğer ikinci planda kalmayı becerirseniz… Etrafınızdaki insanlar yaptığınız işlerin kalıbınıza göre çok daha büyük geldiğini görür ve şaşkınlıklarını gizleyemez… İnsanları bu ikinci planda kalıp şaşırtmayı çok seviyorum bu yüzden…

Ufak bir anı… Bir gün şehrimin en ünlü grafik eğitmenlerinden biri sınıfımızı ziyaret ettiğinde kendimi gösterme zamanımın geldiğini hissettim… Hepimize teker teker sorduğu sorular karşısında son sırada olan ben verdiğim cevaplarla herkesi şaşırtmıştım... O güne kadar çok iyi işler çıkardığım halde pek de farkımda olmayan öğretmenlerim eğitmenin “Bu çocuğa dikkat edin, eğer bir şeyler yapmıyorsa tembellik yapmak istiyordur” dediğinde üstüme düştüler… Daha sonra aynı eğitmenin kursunda 1 aylık bir eğitim aldıktan sonra aynı yaz sonu Güzel Sanatlar Sınavını kazandım… NaKHaR

09 Ekim 2007




AYRIL DA GEL ELVAN!

Bu kıza çok acıyorum geçen hafta bilmem ne şampiyonasında sen kalk sana ait olan şampiyona rekorunu kır… Büyük rekor yine senin yine senin… Yalnız mümkünse koşuyu kazandıktan sonra kameralara çıkma ya da kafana poşet geçirsinler senin…

Etiyopyalı (ya da benim sürekli karıştırarak dalga konusu olduğum ÜTOPYA) milli Türk atleti (fanila değil) bitter çikolata Elvan’a birileri acilen yemek versin nedir o öyle Allah aşkına yaa koşan iskeletor… Acilen Süreyya Ayhan’ın piyasaya dönmesi lazım… Ne rekor kırması önemli benim için Elvan’ın ne de başka bir şeyi… Bende az buçuk hazımsızlık yaratıyor çünkü kendisi…

Diğer atletlere bakıyorum, ağızları burunları kasları kiloları yerinde… Eee zekası kıt mı bizimkilerin? Eskiden çizgi filmlerde koşan atlar vardı önündeki oltaya takılı buğdaya ulaşmak için… Elvan’ı nedense bu atlara benzetiyorum… Sanki antrenörler çıkıp “Hızlı koşarsan sana yemek veririm” diye kandırıyorlar kızcağızı…

Evlan Abeylegesse bana göre bir sporcudan çok;
1- Ölüm orucuna girmiş bir mahkumu
2- Yiyip-Kusma hastalığına yakalanmış birini andırıyor…haksız mıyım?

06 Ekim 2007



*depresyon yazıları*
I - TUVALET MUSLUĞU
Bazı insanların depresyona girdiklerinde abuk sabuk neler yaptığına tanık olmayanınız yoktur herhalde… Bana gelince benim de tanık olduğum birçok olay var tabii ki… Fakat ben onları değil kendi yaptıklarımı anlatsam çok daha iyi olacak sanırım…

Aranızda dişlerini fırçaladıktan sonra ağzını iyice çalkalayıp en son eline doldurduğu suyu yudumlayan olmuştur eminim… işte ben bunu sadece diş fırçaladığım zaman değil elimi yüzümü yıkadığım her sabah, ellerimi yıkadığım her yemekten önce ve sonra sanki bir ritüel haline getirdim gibi bunu… Bir zamanlar (ara sıra devam ediyorum ama eskiden çok daha azgın bir haldeydi bu alışkanlık) yapmayınca rahat edemiyordum, artık nasıl depresyonsa…







Hani bilirsiniz şu alafranga tuvaleti olan banyolar vardır… İstanbul gibi bir yerde ben buralardan su içme gafletinde bulunuyorum… İçimde küçük mikroorganizmalar yüzüyor resmen… :) Bu kadar iğrençlik yeter… NaKHaR

03 Ekim 2007




PARAYLA SEVGİ GÖSTERİSİ!

Aile ilişkilerim hiç iyi değildir… Bana uzak bir sürü insanla çepeçevre kuşatılmış hissederim kendimi aile toplantılarında, belki de bu yüzden birçok davete katılmamayı yeğlerim… Aslında kalabalık ortamlar beni gerer onların bir suçu yoktur bunu bilsem de bir türlü kafamı toparlayamam… Elim ayağım birbirine karışır her defasında elimi kolumu koyacak yer bulamam… Bir de üstüne karşıt görüş sahibi insanlarla tartışırken (ya da herkes gibi kendi doğrularımı dayatmaya çalışırken) annemin sürekli belli belirsiz dürtüp sen sus demesi beni iyice akraba taifesinden soğutur…

2 Amca, 2 si babaanneden üvey 4 Hala, 4 Teyze, 5 Dayım var gelin görün ki her biriyle konuştuğum şeyler “Nasıl gidiyor okul” “İyi” “Aferin Aferin” Çok kötü bir şey bu ya… Hiçbirinden maddi bir beklentim yok.. Sadece gösterdiğim saygıya az buçuk sevgi göstererek cevap vermelerini bekliyorum ama olmuyor…





Yine aynı şekilde ne haber nasıl gidiyor muhabbetlerinden sonra konuşacak bir şey kalmadı… Amcam geriliyor, konuşacak bir şey bulamıyoruz, çalıştığı yer sıcak, boncuk boncuk terliyoruz… Kuzeni görünce rahatlıyorum… Halini hatırını sorup tekrar amcama döndüm ve “Amca başka bir şey yoksa ben gideyim otobüse yetişeceğim” diyerek kapıya doğru yöneldim.. Arkamdan “dur!” dedi durdum. Cebini karıştırdı, daha önceden hazırlandığı belli okul harcımın tutarı kadar parayı bana uzattı… “Ne bu şimdi” diye sordum ÖYLEDE GURURLUYUMDUR. Sıkıntılı bir vaziyette “Orasını hiç sorma sen al” dedi… Yüzüm kıpkırmızı aldım, almak zorunda bırakıldım açıkçası…

Yol boyunca aklımda “Neydi bu şimdi? Ben insanlardan birazcık sevgi beklerken, amca, hala dayı, teyze, anne, baba! Fark etmez onların tek yaptığı sanki sevgi, sırtının gururla sıvazlanması çarşıda pazarda satılıyormuşçasına elime cebime para sokuşturuyorlar… Ne demek? Biz seni seviyor ve düşünüyoruz, sen şu parayı, hediyeyi ya da her neyse işte onu al ve git bizi de affet mi? Hayır! Asla Affedemem! Benim istediğim sadece o verdiğiniz paranın tutarı kadar sevgi…” Daha fazla değil…

01 Ekim 2007

+18 YAZILARI - I (CİNNET)


ANALARI BABALARI HARİÇ
OROSPU ÇOCUKLARI !

Bazı insanlar küfretmekten aşırı bir tatmin sonucu orgazm yaşıyormuş seviyesine gelse de artık sabrım tükendi onlara karşı... onların anladığı dilden konuşmaya karar verdim... Başlığı da onlara hitaben seçmiş durumdayım...

Kimse çocuğunu doğururken ben oğlumu serseri mayın, kızımı orospu yapacağım diyerek doğurmuyor (aklı başında ebeveynler için bu böyle en azından) o yüzden de anaları babaları hariç tam yerinde bir ifade oldu... tabii yine ANLAYANA.... NaKHaR

17 Eylül 2007



NE VARSA ESKILERDE VAR

Çok sade, simdiki tabiriyle siradan ya da monoton hayatlarimiz vardi bizim... Yaslilarin yasli, genclerin genc, çocuklarin çocuk oldugu zamanlardi...

TRT nin tek kanal oldugunu hayal meyal hatirliyorum ben, o dönemin sonlarina denk geldim çünkü. Bizimkiler, ediyle büdü, minik kus vardi eskiden... İnsanlara gelince, hastalara hep moral verilir, gençlere çok okumalari iyice ögütlenir, çocuklara da disleri agrisa dis, sirtlari agrisa kanat cikaracaklari söylenip avutmaya çalisilirdi...açikçasi ben öyle büyüdüm... az kanat çıkması için beklemedim yıllarca..



Aklim durmadan gözümün eskiden gördükleriyle yenileri sürekli karsilastiriyor ve enteresan değil tabii ama iç bunaltıcı...
Eskiden söhret olmak ne kadar zorsa, simdi balon söhret olmak tezgahta satilan peynir ekmek gibi...Eskinin insanlari topraga ve gökyüzüne asiri saygi duyarlardi, hava durumunu husu içinde, tüm ahaliyi susturur seyrederlerdi de anlamazdim...


Hemen ardindan da ekin ekenlere ayri, evsizlere ayri ve birbirine tamamen zit dualar ederek beni bir kez daha sasirtarak ne kadar büyük bir kalbe sahip olduklarini tahayyül bile edemezdim...

Eskiler yasamayi, dünyayi ve insanlari seviyordu, hiç reklam yapmadan, sorgusuzca, ne oldugunuza bakmadan, öylece abartisiz ve gerçek... Korkularimiz arttikça, sevdigimiz şeyler de ister istemez azaldi...

Yuce gonullu olmak istiyorum eskiler gibi hatta ne bileyim onume gelene mavi boncuk dagitayim istiyorum oyle yani.. insanlari, otu börtü böcegi sevmek istiyorum tipki eskiler gibi...NaKHaR..

15 Eylül 2007


ANLAYANA !

Ben konuşana kadar kimse ne olduğumu asla tahmin edemez...NaKHaR

12 Eylül 2007


YAHUDİ NAMAZ KILARSA...

Musluman babanin koyunde oldugumuzdan midir nedir... Kendi evimizdeyken nadiren karsilastigim, yahudi annenin namaz kilmasi gibi abes bir olayla köyde hemen hemen hergun karsilastim...


Babam oldukten sonra,ilk kez namaz kildigini gordugumde.. "babani ruyamda gordum, onun yerine kiliyorum" dediginden artik sormadim... Ki babam da ozel gunler haricinde kılmazdı.




Yalniz namaz öyle sizin bildiginiz türden bir namaz degil, annem jet imam olarak bilinen imamdan daha hizli namaz kilabilme özelliğine sahip... Bildigi tek dua olan sübhaneke yi okuduktan sonra, sinema salonlarinda konusan tiplerin çikardigi sesler gibi "PIS PIS - FIS FIS" sesleri çikartarak namazi tamamlar...


Sonra; "anne yanlis kılıyorsun" dedigimde; "sen karisma, sonradan görmenin namazi bu kadar olur" der... "Ne sonradan görmesi yaa?" diye sormaya kalksam da bilirim... El elin esegini türkü söyleyerek ararmis hesabi Annemin de kocasi icin kildigi namazi anca bu kadar oluyor demek ki... :) NaKHaR

10 Eylül 2007


BEN HİÇ YAŞLANMICAM !

Gerek gittigim hasta ziyaretlerinde olsun, gerekse etrafimda bir sekilde karsilastigim yasli insanlari görünce, elden ayaktan düsmemek icin, yagli yogurtlu, abur cubur yiyecekleri yemeyi kestim...

Gerçi yaslilarin bakimiyla ilgilenen insanlarin disinda davulun sesi uzaktan hos gelir hesabi neler yasadiklariyla ilgili pek de birsey söyleyemiyorum...Bilen varsa buyursun anlatsın!


Bazen girdigim agiz kavgalarinda "Sen hiç yaslanmayacak misin, niye hirpaliyorsun?" dedigim de oluyor ki sonrasında, bildik ve ezber olan cümle yüzüme tokat gibi iniyor... "Eh o zaman birakayim, bir hafta sen bak bakabilecek misin, dayanamaz birakir kaçarsin!"


Eh bazi nemrut yapili yaslilar için hakikaten durum bu, ama insan geçmişte ne kadar kötülük yapmış olsa da insan yaa, yine de üzülüyorum. :( Birkaç ziyaretimde, çok iyi bakilanlarini da gördüm tabii, ne yalan söyleyeyim böyle bakim yok, kuaförde manikürden çikmisçasina bakimli
eller, ne olursa olsun gösterilen güler yüz, hayirli evlat muhabbetleri.

Huzurlu bir ortam... Insan kendi huzurunu kendi yaratiyor nitekim... Bütün bunlardan sonra insan durup, yaslanmamak için elinden geleni de gelmeyeni de yapmaya çalisiyor... NaKHaR

08 Eylül 2007


30'A 4 KALA

Bu gece 1 Eylül saat 2:00 sularında ömrümün çeyrek asrını geride bırakacağım... Ne var ne yok diye ardıma baktığımda, edinimlerim çok kazanım adına birşey yok... Çeyrek asır dile kolay, Başak Tutan Bakire'nin bir evladıyım... Bunun yanı sıra ruhumda iflah olmaz çocuk hala 15-16 yaşında... hala koca adam oldun diyen anneme inanamıyorum ben... 30'a 4 basamağım kaldı... Bu yıldan çok şey bekliyorum... Hadi hayırlısı... NaKHaR

06 Eylül 2007

NE ISINDIK BEE,
AMA CİDDEN ÇOK TERLEDİK

"Tayyip KYOTO'yu İmzala"
Dikkat ediyor musunuz bilmem ama, reklamcilar taze kan kokusunu alan köpek baliklari gibi kancayi küresel felakete takmis durumda...ya da durun, kokuyu almalari köpek baligi gibi olsa da üsüsme sekli bana piranhalari çagristiriyor...


Yillardir etkileri görülse de simdi ayyuka cikan haberler yüzünden sirketler 'iklim değişikliğiyle savaşan' ürünler pazarlama yarisindalar... Aptal kutusu tüten bacalardan, yüzen buz parçasi üstünde ajitasyon pozlari veren kutup ayilarindan geçilmiyor... Savasçi kredi karti bile var... (garanti'den)

Valla ne kadar zavallica da olsa ben bu pazarlama stratejisine degil, hergün sokakta karsilastigim insanlara, su için, gökyüzü için, ayilar, kuslar ve bilumum kainat için tüm samimiyetle mücadele eden, önlem alan insanlara inaniyorum..Bu dünya kurtarilacaksa, biz kurtarabiliriz sadece...
Yani sen ben... NaKHaR

04 Eylül 2007


İÇİNDEN KONUŞMALAR
Gözmü kapatıyorum ama nafile... uyku kilometrelerce uzaktan inadına el salayarak gdiyor en şuh kahkahasını atıp... ve içinden konuşmalarına dayanamıyorum aklımın... çıldırmama ramak kalmış sanki... otobüste, trende, vapurda, evde, işte her yerde içinden konuşuyor ben dinliyorum, dinlemek zorunda kalıyorum....

Hiçbir şey yapmadan öylece oturup dinlenmeye ihtiyacım var sanki... NaKHaR

29 Ağustos 2007


RTÜK TRT'Yİ KAPAT!
Orjinali Azeri iki aşığın atışmasi olan, saçma sapan, saçma oldugu kadar da avam komedisi dalinda bir yarisma olsa kesinlikle birinci olabilecek potansiyele sahip, icinde hortlaksin bilmem nesin gibi düsük zeka ürünü kelimelerin çokça yer aldigi "Acayip Heyvanlara
Benziyirsen"
adli sarki geçenlerde trt 1 de yayinlanan "3 ü 1 Arada" adli aksam programinda konuk sanatçi denilen(Soyadini hatirlamiyorum ama) Hüseyin diye biyikli bir türkücümüz
tarafindan kasetine konulmus...

Gaykedi bahsetmisti de hic görmemistim bu sarki bozmasini.. ne sacmaliyorsun derdim ama sonunda anladim...


Gelelim olayin özetine, TRT RTÜK'ten etkilenmeyen tek kanal oldugundan dolayi midir nedir sacmaladilar iyice yukarida bahsettigim adam bizim tiridine bandim türküsünün meşhurluğu derecesinde azeriler de meşhur olmuş acayip hayvana benziyorsun saçmaliginı Azerbaycan'dan ithal etmis... Birde gururlana gururlana söylüyor..


Adam, türküyü söylemeden önce kimse üstüne alinmasin diyor... Sarki bitiyor, 1970 li yillardan kalma kiyafetleri ve saçlariyla birer trt fenomeni görünümlü resimdeki üç kadin sunucu "ayy cok guzellll" "süperrr olmus" tarzinda yaglamalarla alkis tutuyorlar, bu ne sacmaliktir yarabbi!
Resmen midem bulandi, milleti ayakta kekliyorlar yaa! Nitekim özel diğer tv'lerin 100 kişi, TRT ise bünyesinde 10 000 kişi çalıştırıp yine de reyting dalında bir baltaya sap olamadığını herkes bilir kendisi hariç... RTÜK ALLAHIN VARSA TRT'Yİ KAPAT! NaKHaR

26 Ağustos 2007


BEDDUA ETME ÇARPARIM!
Beddua etmeyi de, edeni de çocuklugumdan beri hiç sevmem, bana nispet olsun diye, Tanri'nin bir inadi gibi ya da çok fazla düsündügümden mi bilemiyorum, gittigim her yerde agzindan iyi bir söz çikmayan insanlarla karsilasiyorum...


Agizlarini bantlasan olmaz, negatif enerji yaydigindan ve bu negatif enerjinin kendinden baska kimseye zarari olmadigindan dem vursam anlamaz...




Garip bir histerinin kurbani olan bu tür insanlardan uzak durmaya çalissam da, bir paratoner edasiyla ya da belki de cazgirligimdan üstüme üstüme çekiyorum...


Bazen düsündügünde insan kendini seçilmis kisi gibi hissediyor... Bende bu insanlardan biriyim herhalde, hadi abartmayayim öyle hissetmeme sebep bir isaret yok... Bu tür zamanlarda genellikle pozitif olmaya davet ediyorum... Sözüm ona sirra vakif olduktan sonra önüme çikan herkese iyi seyler düsünmenin iyi seyler getirdigiyle ilgili teselli veriyorum... Ama gülmeyin yaa ciddiyim öyle... NaKHaR

23 Ağustos 2007


NEGATİF HİSSİYAT !
Ayy bana fenalik geliyor, afakanlar birlik olmus üstüme üstüme geliyor... Vesairesine benzer hisse kapildigim her yerden arkama bakmadan, ayaklarim kiçima çarpa çarpa kaçmayi planlarim... Iste o anlardan bazilari..


Dedikodu;
Yapildigi ortamda tanidik varsa esprili bir dille "Dedikodu yapmayin" desem de milletin agzi torba degil... Yapanlari anlamakta zorlaniyorum desem yalan olur, zorlanmiyorum... Çevremiz de o kadar çok ki... :) bugün baskasini çekistiren yarin beni çekistirir neme lazim...
Olabildigince uzaklasmaya bakiyorum...




Din;
Sizi dinlemeden, sürekli Tanrinin gazabindan bahseden insanlara dayanamiyorum... Körü körüne baglanmisliklari yetmezmis gibi, sakiz çignemenizden tutun da gayet insani ve Tanri'nin size bahsettigi birtakim özelliklerden ötürü yanacaginizdan bahsetmekten keyif alirlar... Çok daralirsam "Kime anlatiyorsun" deyip ortamdan sivisirim...



Futbol;
Oldum olasi 22 kisinin bir topun pesinden kosmalarina anlam verememisimdir... Hadi onlar kosuyor da seyretmeye merakli, onunla da kalmayip birde günlük sohbetlerde konusulmasina aklim sirrim ermiyor... isi girgira vurdugumda "aaa siz futboldan mi bahsediyorsunuz bence tamamiyle escinselligi simgeleyen bir spor, güres haricinde erkeklerin yakin temas kurdugu baska bir oyun daha yok..." deyip hem muhabbetin içine ederim hem de muhabbeti yapanlari escinsellikle atfederim... Holiganlarin karsisinda denemeyin..


Politika;
Apolitik bir insanin yapacagi en son muhabbet konularindan biridir... Küresel isinmanin da etkisiyle olanlar karsisinda politikayla aramizdaki buzlar biraz olsun eridi... Tabii mecazi anlamda.. Eriyenler sadece buz daginin görünen kismi :) NaKHaR

20 Ağustos 2007

İÇİMDEKİ OROSPU !


Bilmisin biri demiski,''Her insanin icinde iflah olmaz bir orospu vardir'' ve gecenlerde de duydugum ''Her insanin icinde, cevresindekileri katletmeye müsait bir cani, cinnet gecirmeye hazir bir ruh vardir.'' Sozleri beni kendime getirdi...

Nitekim sinirlendigim de ki genellikle gozum dönük kuduruk bir vaziyette ortalikta dolasirim... Biri birsey dese de lafi yapistirsam diye dusunurum... Ki genellikle kadin kismiyla girilen agiz kavgasi beni rahatlatir... Nedense kadinlarla girilen bu kavga bel altina indirilip cirkinlesmez...
Icimdeki cinnet potansiyeli de boylelikle ortadan kalkmis olur... :)

Icimdeki ya da kisaca herkesin icindeki orospuya gelince o da tahminimce soyle vuku buluyor... Yolda, otobuste, guzel ve yakisikli insanlarin, ya da soyle soyleyeyim, karsinizdakine tecavuz etme istegi duydugunuz her yerde o orospu cirilciplak soyunur ve sizi seytan gibi dutmeye baslar... Bu tur zamanlarda yapilmasi gerekenleri soylemiyorum... Kivranin! Şaka bir yana ne yapabilir ki insan bu durumlarda ben de bilmiyorum...

Yeri gelmisken ufak bir ani; Annemin dayisi babam oldukten sonra anneme, "nefsine hakim olabilecek misin?" gibisinden bir seyler soylemisti... Tabii onlarin dilini bilsem lafi gedigine koyardim... Annemin siniri bozulup da kendi kendine "Bu yastan sonra evlenip de ne yapacagim" dediginde konuya vakif olabildim... Simdi gorsem kart horozu, yuzune tukuresim var, ona ne! Bunun ardından annemin talipleri birkaç kişi daha olmak üzere arttı... sinirlerim gerildi benimde...


Annemle bu konuyu da konustuk, bana tv deki programlardan etkilenip sakayla karisik ''Evlensem ne dersin?" diye sordugunda, "Isteyen varsa ve sende istiyorsan evlen... Ne karisirim ben, ama akli basinda sehirli biri olsun mumkunse, elalem ne der diye dusunme bile" dedim... Sasirdi, saniyordu ki karsi cikacagim, asla diyecegim... Biliyordum diger iki ablam ve abimler karsi cikardi... Ama su yasadigimiz kisa vadeli hayat, bana ve buyuk ablama cok sey katti, en azindan elalem icin yasamiyorduk, hersey bizim icindi...kimse kimsenin mali degil dusuncesini benimsiyorduk...

Rahmetli babam da hep "insanin orospusundan kork, özellikle de erkegin orospusundan" derdi.. Demem o ki; benden korkun yani.. :) NaKHaR

Dipnot; Gaykedi'yi biraz malım olarak görmem, aramızda ki aşk ilişkisinden kaynaklanır...

17 Ağustos 2007

TANRININ OLMADIGI YERDE
YEDI GUN - III

5. Gun: Hayvanlardan Nefret Ediyorum !
Su koyde basima gelmeyen kalmadi, 1- Eşek;siz siz olun bir esegin yakinindan gecmeyin, hele ki etrafinda bir esek arisi varsa.. Tecrubeyle sabit cok saglam bir cifte yiyebilirsiniz... Ama alinmayin size kizdigindan degil, aridan kurtulmak icin isteyerek olmadi... 2- Öküz; iki okuzun gecebilecegi kadar dar bir yolda karsiniza bir okuz cikarsa, yine siz siz olun gozlerinin icine bakarak ustune dogru yurumeyin... Zira meksika'daki boga gureslerinin acilis gunu gibi senlenebiliyor ortalik... Depara kalkip siz gozden kaybolana kadar pesinizden kosuyor ki
boynuz tadini alin...

Bunlarin yani sira, sokan arilardan, issiran kenelerden, gece uyutmayan sivrilerden, elinizi attiginiz her yerde karsiniza cikan orumcek aglari ve ev sahiplerinden, kisacasi yuruyen, surunen, ucan kacan kemiren diger bilumum hayvan taifesiyle aramda gecen maceralardan bahsetmek dahi istemiyorum... G.t korkusundan mı artık, hayatimda Ilk kez agaca ciktim yaa... :) Hayvan haklari savunuculari kusura bakmasin
6. Gun: Sukur Gezileri !
Bir sonraki gun ayrilacak, daha dorusu kurtulacak olmanin verdigi heyecani benden baska kimse bilemez... Oyleki sıkıldığım onca hos geldin bes gittin ziyaretlerinin ardindan, gule gule biz gidiyoruz dedigimiz sadece benim icin eglenceli olan ziyaret gunu... ''Ayy komsuu yine geeell'' tarzi ajitasyonsohbetlere döndü.. Döndü demisken bu sehirdeki en yaygin kadin
ismi bu.. :)

7. Gun: Donus Yolu !
Hazirligimizi yaptik yine kargalarin saatinde.. Uc saat minibus bekledik, sehir merkezine, ordanda ver elini istanbul... Kapsama alanina girer girmez, gaykedi'yi aradim.. Hasret cok baska birsey :) NaKHaR

14 Ağustos 2007

(+) POZİTİF HİSSİYAT


Son zamanlarda mutluluk çemberi içindeyim. Asliberry 'nin tabiriyle paçalarimdan akiyor... Hayatimda da ruhuma iyi gelen ve gözardi ettigim birçok sey varmis...


Salincakta Sallanmak; Çocuklugumda kalan eglenceyi simdilerde yeniden
kesfettim. Yalniz eskiden amaçsizca ileri geri sallanmaktan farkli olarak, insanlarin
içinde var olan uçma arzusunu bir nevi karsiladigi için tercih ediyorum...
Kitap okumak; Eskiden anlamadigim, sevmedigim kitaplari sirf okudum
diyebilmek için okurdum, simdi ise her kitabin "secret hariç :)" insana
katabilecegi yetiler vardir. Düsüncesiyle okuyorum... Bu da ruhuma iyi geliyor...




Hasta Ziyaretleri; Eskiden asiri derecede sikilsam da, simdilerde bana en iyi gelen seylerden biri hasta ziyareti... Çünkü insan "Bugün bir insanin mutluluguna vesile oldum" düsüncesine sahip oluyor.. Görenler kafamin üstünde kocaman sari bir çember, sirtimdan bembeyaz iki kanat çikmis sanir. Hayir öyle olmadi, ama ben içimde bir yerde bu olusumlarin hareketini hissediyorum...


Gaykedi'yle Uyumak; Uyumaktan kastimi herkes anlamistir. :) ilk zamanlarda doyurucu olmayan ve mutlulugu sadece kendi tatmininde arayan ben, asil mutlulugun partneri tatmin edebilmek oldugunu çözdügümde üstümden koca bir yük kalktigini hissetmistim.. Ve tabii böyle bir gecenin ardindan birlikte uyanmak gibisi yoktur, ruhunuza çok iyi gelir...


Ruhuma pozitif hissiyat veren seyler, bunlar gibi niceleri iste... Herkes ayni seylerden
mutlu olmaz ya! Hadi bakalim top sizde :) NaKHaR

10 Ağustos 2007


TANRININ OLMADIĞI YERDE
YEDİ GUN - II

3. Gün: Küresel Isınıyoruz Anne !
Anneme son zamanlarda tuhaf seyler oluyor.. Nerde birikmis çerçöp görse ''Çakmagini verde sunlari yakalim'' diye soyleniyor.. İyice kundakçı oldu anlayacağınız... Köye geldigimizden beri soyledigini yapti ve evin etrafindaki butun otlari yakti zor söndürdüm... Küresel felaketimizden bahsettim anladigini sanmistim ama 3. günümüzde yine yapacağını yaptı... Tabii ben de ağzıma geleni söyledim..


4. Gün: Hicret !
Herkes hicretin ne oldugunu bilir.. Bilmeyenler ve hatirlamak isteyenler icin
en cok bilinen ornegi: Hz Muhammedin Meke'den Medine'ye yaptigidir...
Benim ne devem vardi, ne yanima yolluk birseyler aldim ne de isteyerek yaptim,
yine sevgili annemin asiri israrina yenik dustum... Koyde sadece bir gun koylerarasi
minibus seferleri olur, o gun bugun degildi.. ve maalesef yuruduk.. Tam 5 saat..
Bir koyden digerine tabana kuvvet deyip ilerledik... Benim gibi yurumeyi seven bir bunye bile mahvolduysa digerlerini dusunemiyorum. ölü gibi uyudum evde. Devamı Sonra...

08 Ağustos 2007


KOFTİ G8!
"Tayyip KYOTO'yu Imzala !"

G8 zirveleri her yil yazili ve görsel basinda önemli ölçüde yer tutar... Illa ki birkaç gün manset yaparlar... Zira gezegenimizin muktedirlerinin (ya da kisaca koltuk sevdalilarinin) önemli kararlar alacagi varsayilir bu zirvede. Tartismalari yakindan takip edilir, perde arkasinda ne gibi mevzular döndügü merak edilir.

Bu ciddi haber silsilesini yumusatacak bir magazin unsuru da eklenir haberlere... First Lady'lerin siklik yarisi sözgelimi, liderlerin aksamüstü yaka bagir açik içtikleri bira, ya da aralarinda geçen esprili bir diyalog...


Böylece aldiklari kararlarla dünyanin kaderini belirleyenlerin de etten kemikten birer insan olduklari hatirlatilir bizim gibi kalburüstü entelektüellere. "Bakmayin o kadar uzak göründüklerine, onlar da sen ben gibi yasama derdindeki insanlar iste" denir.

Fakat bu yil tüm haberciler gibi, bizler de insan olmaktan utandik. Küresel isinma dünyayi hizla cehenneme çevirirken, acilen alinamayan her önlem milyarlarca insana, yani size, bana, hepimize kuraklik susuzluk ve bin türlü felaket olarak geri dönecekken bu adamlarin sözde ekonomik ve siyasi çikarlari için nasil kiran kirana pazarlik yaptiklarina bakip çileden çikmamak mümkün degil.


Suyu ekonomik kullanma çabalarimiz, evin bütün ampullerini tasarruflu olanlariyla degistirmemiz, beyaz esyada daha fazla para ödeyip A sinifini tercih etmemiz ve daha bir yigin şahsi özen gözümüze vahim derecede zavallica gözüktü birden. Ve bir kez daha anladik: Biz yasanabilir bir dünya hayaliyle karinca kararinca önlem almayaçalisirken, çokuluslu sirketler muazzam karlarindan bir gidim olsun vazgeçip küresel isinmayla savaş vermeye niyetli degil. Paranin hükmü karsisinda insanin zerre kadar degeri yok. Sümerler parayi bulduklarina simdi pisman olmustur herhalde...

Amerika ayak diriyor, Avrupali boyun egiyor, Çinlilerin ve Ruslarin zaten hiç umurunda degil ve küresel isinmayla dogru düzgün bir mücadele çerçevesi belirlenemedi yine, yarim yamalak taahhütler, ne idügü belirsiz vaatlerle geçistirildi zirve... GATE Dergisi'nde Murat Uyurkulak'in Yazisi'ndan Derleme (NaKHaR)

06 Ağustos 2007


TANRININ OLMADIĞI YERDE
YEDİ GÜN !

Annemin aşırı ısrarı sonucu 1 haftamı internetin olmadığı telefon şebekelerinin kıt kanaat ve sadece bir birim mezarlıklarda çektigi (sanki ölülerin ihtiyaci varmış gibi) , televizyon olan evlerde hasbel kader TRT1'in gösterdigi ve yerel halkin %85'inin japon bozması bir inatla akraba evliligiyle üredigi ve o %85'in ya aklen ya da bedenen sakat oldugu bir yerde geçirdim.

1. Gun: Elektrik-Su !
Saat gecenin 1:00'i otobusten inip evin onune geldiğimizde boyum kadar otlarla karsilastim, zaten isteyerek gelmedigim bir yerde heryer zifiri karanlık, ben komşunun evine gidelim desemde zeyna kadar korkusuz annem otlari yolmaya baslamisti bile (dikkat korkusuzlugu tamamen cahilliğinden) bense sinirden bahce citlerinden gevşekçe üç dort tahtayı koparıp, annemin "hay yaşa" nidalarıyla otlarin uzerine atip atıp geçtim... Nihayet kapının önüne geldiğimizde elektrik ve su kesikti, su neyse de elektrik olmadan bu koca evde mümkünatı yok kalamazdim... eski tip sigortaları sıkıştırmam gerekiyordu, nitekim sıkıştırdım da... köy evinde durmayanlarin elektrigi muhurlenmis, mührü söktüm, canı cehenneme... Sıkıştırdığım sigortaları yeniden gevşettim bütün ışıklar yandı.. Uyurken saat 3'e geliyordu... Hayatımda ilk kez gaykedi'den gördüklerimle sigorta yaptım...


2. Gun: Yayla Seruveni !
Sabahin 7'sinde karga bokunu yemeden uyandirildim.(sebep sözde geç kaldık) annem sağolsun.. Yaylaya gidecek olan konvoysa saat 10'da hareket etti.. Gözüm yarı açık bekleyebildim... Sırasıyla istedikleri seyler olmadığı ya da alınmadığı icin ağlayan 0-7 yaş, futbol meraklisi 7-18 yaş grubu cocuklar, entelektüel gözüken ama kofti almanci taifesi, kulakları duymadığı gözleri az veya hiç görmeyen ama dedikodu meraklısı tonton yaslılar, kavga eder gibi bagıra çagıra muhabbet eden tanışıklar.. Herkesin sadece şort giydiğim icin, uzaylı sandığı dikkatle incelediği, Sıkıntıdan offlayıp pufflayan, kendini tüm bunların arasinda, CNBC-e de yayınlanan The Carnival filminde olduğunu sanan ben.. Nasil bir his oldugunu inanın anlatamam... Devamı Sonra...

04 Ağustos 2007


RAHATSIZ EDİCİ AMA HOŞ !

Şu cazgırlığım başa bela, oturduğum yerde rahat duramıyorum, kurt var! İlla ki bir şeylere karışıp bıcır bıcır şu şöyleydi bu böyleydi deyip konuşacağım... Ve müstehak olan başıma geliyor.. Gaykediden azar üstüne azar... sanki küçülmüşüm Yaman (aslıberry'nin yavrusu) kadar birşey olmuşum... Ağladım ağlayacağım ama gülmekten... Duyduğum laflar içimi acıtırdı eskiden şimdi sırıtıyorum...



Hadi Ordan !
Gaykedi'nin en favori kelimesi, çünkü benim gii bir sevgiliye söylenebilecek en kestirme söz... Genelde konunun cins bir yerinden tutturmuşumdur söylenmeye böyle ciddi ciddi hafiftende sesim yükselmiştir... İşte tam bu sırada söyler bunu ve apışıp kalırım... :)

Hüptirik !
Başka hangi insan evladı sevgilisine meyveli yoğurt markası ismiyle hitap ederki... ne iğrenç... :)


S*** Git !
Hadi ordan kelimesiyle susmamışsam kullanılan cümleciktir... Ama çok çirkin bir ifade... cevaben s.. gideyim diyecek oluyorum terbiye meselesi...

Seni Seviyorum !
Tanrım ne olur, ölmeden evvel bir kez arkasından ''ama'' ile başlayan bir cümle gelmeden seni seviyorum desin.. tabii işin şakası bir yana çok söylemesinden bunalıyorum ben sevgi arsızlığının şampiyonuyum herhalde... :)
Asabi Melek !
Bence gereksiz, kısaca şeytan diyebiliriz... NaKHaR