26 Ağustos 2008





SKANDAL AİLESİ - 12

- Sidikli Kadınlar -


Hani olur ya, gece rüyanızda kalkar, tuvalete gider, huzurlu bir şekilde koyverirsiniz, sabah uyandığınızda bir bakarsınız ki yatak bildiğin ufak bir göl...

Yıllar önce, babam her gece güzelce içip olduğu yerde sızar, bazı geceler de yatağı olduğu gibi ıslatırdı, sarhoşsun tabii, insanlık hali.. Annem böyle bir zamanda uzun uzun yatağı ıslatmış, sabah bir de uyanıklık yapıp "Yatağı yine ıslatmışsın bey" diye söylenip dalga geçmişti... Bizde katıla katıla gülerdik duruma... :)
*
*
*
*
Evdeki yeğenim yalnız yatmaktan korktuğu için, annem onun yanında uyur, aynı yatakta... 12 yaşına kadar mütemadiyyen yatağını ıslatan yeğenim mimlendiğinden bir sabah annem:

- "akşam yatarken tuvalete gitmedin kızım, bak yine ne oldu"

- "ama anaanneee ben yapmadım, inan ki bak, kupkuruu!"

- "zaten benim üstümü ıslatmışsın pijamam şımşırık"biz yine yerlerde, annem de tabii, rüyasında yine tuvalete gitmiş tıpkı babamda olduğu gibi mimlenmiş biri hazır ama papaz her zaman pilav yemez. :)) N

23 Ağustos 2008





SKANDAL AİLESİ - 11

- Olan Biten Ne Varsa -


Şurada içine cin kaçtığından bahsettiğim yeğenim, 24 günlük (nedenini bilmiyorum) dua okumasından sonra, gözleri fıldır fıldır olmasının dışında gayet iyi görünüyor...

Kolunu futbol oynarken bir güzel kırmış, tüm duygu sömürüsü olanaklarını kullanarak istediklerini yaptırırken buldum son aile ziyaretimde... :)
*
*
*
*
Küçük abimin banka borcu, kayınpederi tarafından, Büyük abimin kumar borcu ise sözde kayınbiraderinin birikimi tarafından halloldu çok şükür... annemde şunu ara bunu ara diye söylenip üzülmekten kurtuldu...

(annem de dahil herkes biliyor Büyük abim Moskova'da çalışırken birkaç bin dolarlık maaşını yengem istanbuldaki bir bankadan çekip biriktiriyordu, maksat o paraya dokunmamaktı, ama baktılar ki anneden hayır yok mecburen hallettiler diyebiliriz)

Hal böyleyken böyle, şimdi birazcık olsun huzurumuz var diyebiliriz... N

21 Ağustos 2008




Birkaç ay önce elde ettiğim uluslararası başarımın ardından, ödülü olan yurtdışı seyahati hakkımı, yaklaşık 1000 YTL masraf yaptığım halde, kimsenin ilgilenmemesi ve ardımda durmaması ve dolayısı ile konsolosluktan vize çıkmaması neticesiyle kullanamamıştım...

Tanrıça ve arkadaşlarımla sohbetimde, yatığım tasarımın marka tescilini yaptırıp, kullanıldığı taktirde telif hakkı alabileceğime dair kararlı konuşmalar içerisindeydim...

Sonra bundan vazgeçip, yarışmayı düzenleyen firmaya duygusal ve aynı zamanda ilgisiz kaldıkları ve bütün işlemlerle beni muhatap ettikleri doğrultusunda suçlayıcı bir mail attım, eğer bundan da bir sonuç alamaz isem marka tescil hakkımı kullanacağıma karar verrmiştim kendimce...


Nitekim mailinden bir gün sonra telefon edip randevu verdiler görüşmek adına... Bahsettikleri günün gecesi alarmı kurup yattım, sıkıntıdan uyuyamadım, bununla birlikte telefonum (şarjı full olduğu halde) gece kapanarak bana azizliğini gösterdi... Randevuya yetişememiş olmakla birlikte, firma yetkilisinden güzel bir azar işitip boyumun ölçüsünü almıştım... :(

Ardından ertesi gün, aynı firma yetkilisinin attığı mail spam mail kutusuna düştüğünden az daha görmeden silecektim ki Tanrı'ya şükür son anda farkettim... mailde "firma patronunun randevu numarası bu, kendin randevu alıp halledebilirsin umarım" diye yazılmış b.k muamelesine benzer bir tavır vardı...

Tüm yüzsüzlüğümğü takınıp mailde verilen telefonu aradım... Ben nakhar der demez sekreter beni tanıdı ve randevu saati için arayacağını söyleyip kapadı...

Bir iki saat sonra 5 gün sonrasına ait randevu saatini öğrenip, günü geldiğinde 4 saat öncesine, evde bulduğum tüm alarmlı nesneleri kurdum...

Görüşmeye 1 saat erken gidip, böylelikle daha önce yarım saat geç kalmanın telafisini yapmış oldum kendimce... :)

Görüşme sonrası... aralıkta yapılacak firma balosuna davet edileceğimi, ekimden itibaren kaale alınır bir miktar burs alacağımı, mezun olduktan sonra işimin hazır olduğunu, 2009 yazında Türkiye ayağı gerçekleştirilecek kongreye götürüleceğimin sözlerini alıp firmadan ayaklarım havada ayrıldım...

Hayatı boyunca gururu paçalarından akan biri oldum ve gördüm ki bazı işlerin hallolması için kâh bağıracaksın (özellikle devlet dairelerinde işe yarıyor) kâh ağlayacaksın!.. NaKHaR

20 Ağustos 2008


HUZUR CİNAYETLERİ
+18 kitap

Tanrıça'dan aldığımız 5 kitaplık serinin sonuncusu olan Huzur Cinayetleri adlı light polisiye serisiyle artık cinayetlerin sonuna geldiğimiz için huzur buluyoruz...

Yazar Mehmet Murat Somer, bu kitapla birlikte yüzünü gösteriyor polisiye roman yazarı olarak, Kahramanımızın adını öğreniyoruz Burçak Veral (Travesti olmasına mutabık ironik bir soyadı) Birçok tanıdık isimle karşılaşıyoruz, Perihan Mağden (Türkçe'sini kaybetmiş asortik köşe yazarı) gibi...

Yalnız yazarın anlamadığım tek yönü Sertap Erener takıntısı, Açık açık ismini kullanarak "milli düdüğümüz" diye hakaret ediyor biraz...

Okuyun efendim, bazı yerlerde kahkahalarla gülün... NaKHaR

19 Ağustos 2008




İÇİMDEKİ TINILAR - 6


Leo Delibe'nin yazdığı Lakme Operası'ndan The Flower Duet (çiçek düeti)'ini paylaşıyorum bu kez...

Lakme - Flower Duet by Léo Delibes on Grooveshark

Sevgili kedim için cennetten bir tını, benim için ruhumu alıp, o çok tartışılan beyaz ışığa doğru götüren eşsiz bir eser... Nitekim arakladığım bilgilere göre; Yanni Aryası'nın bir kısmında, The Hunger filminde iki lezbiyenin sevişme sahnesinde, Nip Tuck dizisinin birkaç bölümünde kullanılmış bu eşsiz parça...

Arşivinizde bir de bu oluversin...N

17 Ağustos 2008


ANA BABALARI HARİÇ
OROSPU ÇOCUKLARI - II


Kör göze parmak sokmak da bir b.ka yaramıyor bazen... Ama inadına yazdım gitti...

Abisine kızıp orman yakan çobanın aklına ve Ormanlar yandı, "keneler öldü ne güzel" diyen bakanın polyanna bakışının altındaki "ne güzel satacağımız bir arazimiz daha var" zihniyetine... 

Açılan bilmem kaç bin hektarlık alanlara otel ve benzeri işletme yapmak için bakanlığa teklif götürmekte gecikmeyen (yangını çıkaranın elektrik veya mangal olmadığını kanlı canlı insan olduğunu hepimiz biliyoruz) işgüzar iş adamlarının ahlaksızlığına...

Sağa sola bomba yerleştirip gövde gösterisi yapmayı bir b.k sanan, beyinleri saman dolu, sözde barış isteyen eli kanlı, gözümde zerre değeri olmayan insanımsı canlılara...

Bütün bu vahşeti herbir ayrıntısına kadar ağzından salyalar akarak gösteren ve kaosun mimarları haline gelen, bu kaostan beslenen örgütleri destekleyen tavırlar sergileyen gazeteci müsveddelerine... (biliyorsunuz ingiliz basını londra da yaşanan patlamadan, o kadar ölüm olmasına karşın, sadece bir kez bahsetti) 

Kafalarına estikçe birbiri üzerinde askeri güç denemesi uygulayan ülkelerin başındakilere...

Lut kavmi dillerine pelesenk, kulaklarına tıpa olmuş gözleri kör zihniyetleri kapalı muhafazakar diye geçinen bireylere...

Otta bokta, balıkta kılçıkta gözükmesi olağan arapça allah yazısına kıyamet alameti gözüyle bakan... Yolda arapça yazılmış bir kağıt görse 3 kere öpüp (arapça küfür yazılmış dahi olsa) kutsallık bahşeden düşüncesi kıt millete...

Gençleri korumaya yönelik dini düşüncelerini, ana okulundan üniversiteye mescit açarak yaymak isteyen, adım başı cemaatsiz camileri ve okulların teknolojik laboratuardan başka bir ihtiyacı olmadığını göremeyecek kadar  embesil milletvekillerine...


Otobüste, minibüste bir araya gelen en az 2 cahil cühela kişinin 5 dakikada bütün ülke sorunlarına çözüm getiren ama ses çıkarmak adına eylem yapmaya gelince, menfaatine olsa da eylem yapanlara küfür eden aklını selim sanan dümbüklere...

ABD'nin yavrusuna "cıss" diyen anne gibi, hükümete göz dağı verebilme hakkına, ve bu hakkı veren, "herşeyi en iyi biz biliriz"cilere

Tasması dış güçlerin el verdiği ölçüde ilerleyebilen, ekonomiyi bizden aldığı KDV'lerle düzelteceğine inanan g.t lalerinedir lafım...

Sizde bunlardan herhangi biri veya destekçisi iseniz lütfen üstünüze alınız..! NaKHaR

16 Ağustos 2008

*
*
2 YILI DEVİRDİM!
*
*
2 yıl önce başladığım, aralarda küsüp küsüp bıraktığım, hatta 1. yılında bir öfkeyle kalkıp bir mouse hareketiyle sildiğim, sonra pişman olup tekrar döndüğüm bloğumun 2. yılı...
*
Neler oldu, neler geldi geçti, kimileri katılırken hayatımıza, kimileri de sessizce ya da bağır çağır gitti... Ben hala burdayım ve nefes aldım, alıyorum ve almaya devam edeceğim...
*
Beni sizler yarattınız :) NaKHaR

14 Ağustos 2008


*
*
MUTLU OLMAK İÇİN
NEDENLERİM VAR!
*
*
Mutsuz olmak için sayısız nedenimin var olması, müşkülpesent ruhumun iflah olmamasına inat mutluluk nedenlerimi düşünmekte ısrar ediyorum...
*
Nitekim mutsuzluk nedenlerimin, bu ülkeyi pek de ilgilendirmediği kanısındayım, hele ki her bir blog yazarının içinde bulunduğu ruhsal durum, ülke çapında karanlık gelecek endişeleri filan varken... Gereksiz yani..
*
Uzatmayalım;
*
Aç değilim açıkta değilim... Üniversite de okuyorum ve hatta 2. olması vesilesiyle başımı yukarıda tutmam gerekir... Sağlıklı bir bedene sahibim.. (6 yıldır içtiğim şu sigarayı da bırakabilirsem) Hala yaşayan ve dertlerimi sabırla dinleyen bir annem var... Bu ülkede yaşaması daha bir zor olan ilişkiyi, aşkı Onunla 3 yıldır yaşıyorum... Bazı kendini bilmezlerin yapamazsın dedikleri şeyleri başarmış durumdayım... Bir evim, yatağım var... 
*
Sayıca iki elin parmağını geçmese de arkadaşlarım, bir el kadar da dostum var... Az çok, iyi kötü konuşup tartışabilen, okuyup yazabilen biriyim, İsteklerime ulaşmak adına kat etmem gereken yolu, zamanı biliyor ve ona göre davranabiliyorum... 
*
*
*
*
Tanıdığım insanların dertlerini dinleyebiliyor ve kendimce çözüm üretebiliyorum... Kimsenin kalbini kırmadım desem yalan olur, ardıma baktığımda kırdığım insanlar hayatımı idame ettirmeme engel teşkil edenler olmuş...
*
İnsanların özür dileyeceklerini bildikleri şeyi, neden yaptıklarını hala anlayabilmiş olmamakla beraber, özür dilemenin haklı olduğumu bilsem de nasıl bir tevazu göstergesi olduğunu kavramış bulunuyorum...
*
Sevdiklerim ve beni sevdiğini düşünüp hissettiğim insanlar var... Daha ne olsun herkesin mutluluğu daim olsun... NaKHaR

12 Ağustos 2008



SKANDAL AİLESİ - 10


- Borç Yiğidin Kamçısı! -

Skandal ailesinin bir üyesi olmaktan nasıl gurur duyuyorum anlatamam.. Bloğumun başarısını onlara borçluyum... :) (emin olun o kadar da değil)
*
Gelelim küçük abim'in yeni meziyetlerine; Malumunuz çalıştığı fabrikada ustasıyla kavga edip işten atıldığı için sendikanın verdiği akılla dava açan ve bu dava sonucunu beklerken iki ay aylak aylak gezip çalışmayan, 5000 YTL verip ortak olduu iş yerinden de mıymıntı gelinimizin mızmızlanmalarına dayanamayıp ayrılan, alacağı tazminatı düşünüp yapacaklarını hayal eden... dava sonucuyla kuru g.tünün üstüne oturup kalan ve bu süre içinde hep kredi kartına yüklenen abim...(kredi kartları bunun için var değil mi)

*



Haftalardır telefonları kapalı, gelinimiz olacak mıymıntıyı da arıyoruz annesi çıkıyor, "O yok bana söyleyin diyor", gören sanki alacaklı arıyor sanır diyeceğim kokusu ortaya sonradan çıkıyor...
*
Abim Yapı Kredi'nin kredi kartına olan 1500 YTL borcunu ödemediği için ulaşamasınlar diye telefonlarını sürekli kapalı tutuyormuş meğer... Ulaşamadıkları zaman banka da "başımızın gözümüzün sadakası olsun" diye hibe ediyor ya alacağını, akıl akıl gel bir tarafıma takıl. :(
*
Eee biz bunları nereden öğreniyoruz peki? siz kendinizi yormayın ben anlatayım...
*
Abim garantör olarak büyük ablamın telefonlarını vermiş bankaya, ablamlar yazlıklarında herşeyden habersiz, ev boş kalmasın diye evde duran ablamın biri bin yapan kaynanası bakıyor bankanın telefonlarına...
*
Dolayısıyla yine canım annem'e dertlenecek bir konu daha çıkmış oluyor... Eh zar zor ulaştık abime de kayınpederinin devreye girip durumu düzelteceğine dair durum raporu alıp rahatlıyoruz... N

10 Ağustos 2008

*
*
PERUKLU CİNAYETLER
+18kitap
*
*
Tanrıça'dan aldığım 5 kitaplık cinayet serinin 4.sü de bitti... Söylememe gerek var mı bilmiyorum... Kahraman aynı...
*
Size tavsiyem benim gibi görmemişlik yapıp hepsini ardı ardına okumayın zira bazı noktalarda boğulacak gibi oluyorsunuz... Yazar, seri halinde okunacağını var saymadan ki bence de gayet haklı, kahramanın özellikleri üzerinde duruyor... Tabii ben her özelliğini ezberlemiş olduğumdan sıkılıyorum yoksa gayet eğlendim yine :)
*
Merak eden okusun diyorum gene... Google'a yazdınız mı çıkıyor efendim, nerden alacağız diye mail adresimi kilitlemeyin :)... NaKHaR

09 Ağustos 2008



İÇİMDEKİ TINILAR - 5

Tanita Tikaram'dan Lovers in the city'i dinliyoruz... Adını ilk kez bundan yaklaşık 4 yıl önce kedi'mle tanıştığımda duymuştum, dinlemeye başladığımda önce bir erkek olduğunu düşünmüş, ardından kadın olduğunu öğrendiğimde ilk şaşkınlığımı yaşamıştım bile...

Müzik anlayışımın değişim miladının başladığı noktadasınız...

Lovers in the City by Tanita Tikaram on Grooveshark

Daha sonraları okula gitmek için sabah ezanından önce, karga b.kunu yemeden yola düştüğümde kulaklığımda sabahın sessizliğini bozan ve sokak köpeklerinin tüylerimi diken diken eden havlamalarını susturan, ıssız yolda yürürken bana eşlik eden bu içimdeki tınıyı sizlerle paylaşıyorum umarım beğenirsiniz... N

07 Ağustos 2008




SKANDAL AİLESİ - 9


- Plasebo Etkisi! -

Psikolojisinin bozulduğundan daha önce bahsettiğim yeğenim, ilaç tedavilerine cevap vermeyip (ki bir çocuğun bünyesi için sakinleştirici özelliği fazla ilaçlar bunlar) sinir krizleri geçirmeye ve yüzünden başlayarak bütün vücudunu tırnaklarıyla yırtmaya devam ediyordu en son gördüğümde...
*
Geçen hafta gittiğimde, Annem'in anlattığına göre, tesadüfen kapı komşumuz aşırı dindar ailenin küçük oğlu (ki 30'lu yaşlarında) yeğenimi kriz geçirirken görmüş, aynı şekilde kriz geçiren bir tanıdığının da oluğundan ve cin çarpması sonucu bu hale geldiğinden bahsetmiş...
*
Annem aptal değildir. "Tanrı'nın yarattığı en üstün varlığın insan olduğunu ve dolayısıyla diğer alemlerden hiçbir varlığın, insan üstünde bir hakimiyet kuramayacağını bilir..'' 





Ama dedim ya annem aptal değildir... Ortanca ablam için kesin aptal değildir kanısına varamayacağım... ki komşunun bu düşüncesini açıkladığı andan itibaren yeğenimin ilaç tedavisini kesmeden her gece kuran okutuyor yeğenime...

Şaşırdım, şaşmasına da yeğenimin okunmaya başladığı günden itibaren kriz geçirmediğini duyduğumda neden olmasın diye de sordum kendime...

Sonra şuncacık aklımla saçmaladığımı hissettim, nitekim insan bir şeye inanırsa plasebo etkisi tartışmasız devreye giriyor... Bu da onlardan biri işte... N

05 Ağustos 2008


*
*
ONLARDAN BİRİYİM
*
*

Eylül çocuğu olduğumdan mı bilinmez, yaprak dökümü mevsimini severim... Etraftaki o hüzün, ruh halimi en iyi anlatan karelerin oluşmasına sebep olur
*
Yağmur altında yürüyüp, şemsiye altına gizlenen insanların şaşkın bakışları arasında ıslanabildiğim kadar ıslanmayı severim...
*

Yağmurlu serin bir günde pencereyi açıp, taze toprak kokusu ve sokağın gürültüsüyle uykuya dalmayı severim...
*
Benimle dalga geçeceklerini anladığım insanları bir anda g.t etmeyi severim.. bildiğiniz ava gidenin avlanma hikayesi.. :)
*
Hiç konuşmadığım biriyle muhabbet ettiğimde, daha önce benim hakkımda düşündüklerini dinlemekten hoşlanırım... Genelde hiç de olmadığım biri gibi (cool, pas vermez, selamsız vs) gözüktüğümden bahsetmelerine şaşırıyorum açıkçası...
*
*
*
*
Gözlemlediğim kişileri taklit etmeyi severim.. Hele ki bu kişi herkesin uyuz olmakta zorlanmadığı biriyse tadından yenmez..
*
Karabiber ve kekiğin kokusunu ve yemeğe verdikleri tadı severim, biri beni hapşırtır ama olsun...
* 
Yemek yapmaktan hoşlanırım, her ne kadar kullandığım baharatlardan dolayı bütün yemeklerimin tadı birbirine benzese de... :) 
*
Düzeyli, sözümona belaltına inmeyen ağız kavgalarını severim... Deşarj olmanın altın yollarından biridir...
*
Yeni tanıştığım biriyle ilk başta tatlı tatlı (yerseniz) kavga etmeyi severim... Etrafımda tahammül sınırları yüksek insanlar görmek hoşuma gidiyor :)
*
*
*
*
Uzun tren, otobüs vs yolculuklarını severim, insan bütün olumsuzlukları geride bırakıyor gibi hissediyor kendini...
*
Klasik müzik (hele ki korâl yapıda çok sesli ise) dinlemekten büyük keyif alırım... Ruhumun arşa değdiği nadir zamanlardır...
*
Arkadaşlarla oturup masa oyunları oynamayı severim, tabii hepsinde kazanma hırsı olması gerekiyor... :)
*
Annemle sevgilim hakkında konuşmaktan hoşlanırım...
*
Annemi güldürmek için yapmayacağım maymunluk yoktur... Onun tebessümü bana ayrı bir güç verir...
*
Stres altında çözüme ulaştığımda hissettiğim hazzı severim...
*
*
*
*
Dejavu denilen aynı şeyi tekrar yaşamışlık hissini severim... Mistik bir esinti kaplıyormuş gibi oluyor insanı :)
*
Süper kahraman filmlerinin (spiderman gibi) sadece ilk bölümünü severim, içtikleri ilaç, böcek ısırığı sonucu dönüşüm anları beni heyecanlandırır...
*
İzlediğim filmlerde ezilen karakterin başarıya ulaşması konusunu severim... Tüm olumsuzluklar ne olursa olsun sonucun iyi bittiği filmleri.. (Yeşilçam filmleri bu kategoriye girmez)
*
Sevgilimle uyumayı, arada uyanıp yanımda olduğunu hissedip tekrar uykuya dalmayı severim... Bir çeşit güven duygusu işte :)
*
Uzun uzun alışveriş yapmaktan ve yorulmaktansa ilk görüp beğendiğimi alıp, alışverişi noktalamayı severim...
*
Yaşamayı, her ne oluyorsa ve yaşam ne getiriyorsa getirsin seviyorum... NaKHaR

03 Ağustos 2008



*
*
SKANDAL BİTMEZ !ANLATMAYA DEVAM...
*
*

Annem'in yaşadığı bir çok akıllara zarar durumların ceremesi (cezası) henüz bitmeden yerlerine yenileri ekleniyor...

2 haftada bir hafta sonlarımı annemin yanında değerlendiriyorum ve her nedense, her gittiğim de beni şoklara sürükleyen olaylar zinciriyle karşılaşıyorum... Bana da yazık günah... :)

Bu seferki şokumuzu büyük abime borçluyuz, bana sorsanız direk kumar ve hatun (ki babamı ölmeden önce bu konuda en çok eleştirn kişiydi kendisi) alakaları yüzünden sanırım 17 milyar borç yapmış (eski parayla tabi canım) ve efendime söyleyeyim güya bu borcun 13 milyarını ödemiş...

Buraya kadar ilginç birşey yok tabii.. İlginç olan Annemi -yani onun da öz annesi- ne bir bayram ne bir özel gün de hiç aramışlığı sormuşluğu yoktur... İstanbul'da yaşamasına rağmen -ki ayrıntıya dikkat ben de 7 yıldır İstanbuldayım yüzünü 3 kere tesadüfen gördüm burası önemli değil- bir kere gelip ne yapıyorsun dememiştir...
*
*
*
*
*
*
*
*

İşte bu kalan 4 milyarlık borcunu, anneme günlerdir telefon açıp, kendisi için kredi çekmeye ikna etmeye çalışıyor...

Ne yazık ki annem, küçük ablama 6 ay önce kredi çekmiş olduğundan ne kadar arayıp sormasa da, cinnet geçireceğini, kendini öldüreceğini söyleyip duran oğluna yardım edemediği için üzülmekle meşgul Bense boşver demekle yetiniyorum...ama sinirleniyorum artık... İsyan edesim geliyor... Lafa gelince 5 büyüğümün 4'ü de (en büyük ablam hariç) kendisinin haklı olduğu şeyleri savunur... kimsenin kendi bokunu görmeye mecali yok... NaKHaR

01 Ağustos 2008


JİGOLO CİNAYETLERİ
+18 kitap

Tanrıça'dan 5 kitaplık serinin 3.'sü olan Jigolo Cinayetleri de gün aşırı 3-5 sayfa okuya okuya sonunda bitti...

Kitapta cinayetleri çözümleyen kahramanımız yine aynı, her kitapta hissettirmeden kendi ile ilgili kişisel bilgileri, yer yer sıkıcı olmakla birlikte çoğu zaman hissettirmeden aynı şekilde vermekten çekinmiyor... 

Bu kitapta da gerekli gereksiz bir sürü ayrıntı inat edip okuduğunuzda konuyu ufakta olsa bir ucundan tutup sonuca ulaşmanızda yardımcı oluyor...

Yazarla artık bütünleşen ben de kahramanın sıkıldığı yerde sıkılıyor, heyecan yaptığı yerde heycanlanıyor ve tabii bu karmaşa da yoruluyorum... Tek farkla; o yorgunluğunu atmak için duşa girip kahvesini yudumlarken ben ya bir otobüste ya da evde uyuak üzere yatakta oluyorum... 

Her zaman dediğim gibi merak eden alıp okusun :) NaKHaR