31 Ekim 2008

.



DEVLETİN OROSPULARI

İki dilim ekmek diye
Yırtınırken kimileri,
İki dilim arasına türban sürüp,
Durmadan çiğniyordu ağzında
Devletin ballı orospuları…

Gözlerini kapatıp,
Körü körüne inanıyordu kimileri.
Sıçtığı veledinin bile,
İnanmadığı yalanlara…

Kah bal çalınıyordu ağızlarına,
Arada kalmış zavallıların.
Kah üzüm tanesi tıkılıyordu…
Ya da bilemedin
Sırtlarına incecik bir urba takılıyordu...

Göz boyuyordu devletin orospuları.
Nice mabetlerde,
Ön saflar onlara ayrılırken…
Ve nice dindarcıkların gözü,
Bu orospulara takılıyordu.

Akılları sevişiyordu birbirleriyle
Mabette biat yalan oluyordu

Kimse konuşmadığından,
Kimsenin ipliği pazara çıkmıyordu…

Şaka gibi gerçekler vardı tabağımızda,
Durmadan sindiriyorduk önümüze sürülenleri…
Kundaktaki piçleri çoğalıyordu orospuların
Anavatanı kan ağlayan
Hemen hareme alınıyordu

Ve kusmak için bekliyordu kimileri,
Fırtına öncesi gibi
Sessiz sakin yaşıyordu nefretini…

NaKHaR - İstanbul - 30.10.2008

28 Ekim 2008




HAYATIMA BİLMEDEN YÖN VERENLER - II


Hüseyin Hoca;

Tombul, kırmızı yanaklı, ön dişleri hafif aralık, kaşları dağınık, saçları seyrek, bildiğin noel baba gibidir...

Ortaokulda Türkçe öğretmenimdi, Edebiyat aşkını, düzenlediği kitap okuma ve şiir yarışmaları sayesinde aldım, Onun sayesinde Tiyatroya merak saldım ve ilk oyunumu onun sayesinde oynadım...

4x4 lük derler ya öyle bir öğretmendir... Bazen arkadaşlarımla şehirde dolaşırken görürüm, ayaküstü olmadı, bir çay içimliği kadar oturduğumuz kafede laflarız... Hiç öğüt vermez, ne yapmayı düşündüğünüzü sorar, kendi yorumunu getirir ve sonucunu size bırakır... Emekliliği gelmiş, ama öğretmenliği bırakamamış biri...

Soyadını hatırlayamadığım için üzgünüm... NaKHaR

25 Ekim 2008




HEPİMİZE İYİ UYKULAR!


Sonunda olmaz dediğimiz de oldu, zaten internet cafelerin girilmesine izin vermediği bloglar mevcutken, kendi çocuğunu bloğuyla büyüten, deli olmamak için okuyan, yazan, paylaşıp tartışan insanları derin bir uykuya almaya devam ediyorlar..

Hem de kahrolası fikirler yüzünden!..NaKHaR

23 Ekim 2008


OYNANMAMIŞ OYUNLARIM - I


-GİRİŞ-


Gecikmiş Söylenceler
(8 yıl önce yazılmış bir oyunumdan)


(Dış Ses)

Yıl 1940, İki çocuk ağlaması vardı ülkenin iki ucunda, Biri doğuda diğeri batıda, Biri dayısının ismini aldı (Ethem), Diğeri dedesinin (Halit), İlkokul ayrı semtlerde geçti, birbirlerinden bihaber, Ta kii liseye kadar, İki farklı yüz, iki yabancı… Yıl 1955, Birçok dostluklar gibi, Onların ki de kavgayla başladı işte, Yıl 1960 Lise bitti ayrıldılar 5 yıl sonra ki askerliklerine kadar… Yıl 1970 Askerlik bitti evlendiler, Aynı mahallede yaşıyorlardı artık, Önce Halit’in oğlu oldu, Sonra Ethem’in kızı, Evlendirme hayalleri vardı çocuklarını, dostluklarını akrabalığa çevirme… Kötü bir olay araya giren, Yıl 2000, Artık birer ihtiyardılar… Sonra mı?


(Ses kesilir, Perde açılırken Halit –Kafasında fötr şapka, boynunda fular ve okuma gözlüğü elinde baston, kafası bastonunda dalgın, kendi kendine mırıldanmaktadır…)


İşte biz!

Daha ne olsun…

Nasıl diyelim size,

Nasıl anlatalım kendimizi?

Pasaklıyız mesela, dağınık…

Hep dağınık…

Ruhu, beyni, mekânı

Her yeri dağınık, Öyleyiz işte Yalancıyız mesela,

Kendimizi kandıracak kadar yalancı

Hiçbir hayalimiz yok artık,

Olmayacak da…

Asabiyiz biz, sabırsızız

Ama en çok dağınığız biz,

Ruhu, beyni, mekânı

Öylesine yaşıyoruz

Ve sonumuzda öylesine bir son olacak belki de

Bilmiyoruz…
(zeki kayahan coşkun'un şiiri üzerinde oynanmıştır)


(perde tamamen açılmıştır, mumlarla aydınlatılmış kasvetli bir oda, Sağ tarafta yığılmış eski gazeteler görülmekte, sol tarafta bir kuş kafesi, birkaç saniye sessizliğin ardından içeriye Ethem girer, Halit kafasını bastondan kaldırır)







Ethem: Ne diyorum biliyor musun? Biraz dışarı çıkalım şöyy…

(Halit Ethem i susturmak istercesine, yerden bir gazete alır ve ters çevirdiğini fark etmeyerek, okur gibi yüzünü kapatır, sadece cevap vermek için indirir gazeteyi)

Halit: Neden? Sessiz sakin oturuyoruz işte!

(Ethem kaldığı yerden devam etmektedir)

Ethem: Hava alırız biraz, içimiz ferahır, farkında değil misin bu evin havası, artık bizi yok ediyor



Halit: Farkında olmak mı? Sen çık istediğin gibi gez, hani olurda belki Yusuf’um arar, (Halit’in Oğlu) halimi hatırımı sorar azıcık…

Ethem: Biliyorum yine güceneceksin bana ama, 15 yıl önce eşimi kaybettim, tıpkı senin gibi, hala acısı taptaze biliyorsun. Seninle çocukluktan kalma yarenliğimiz, her gün olmadı iki güne bir arayan Nazlı kızım olmasa (Ethem’in kızı) çoktan öldürmüştüm kendimi! Her gün bir umut aramasını bekliyorsun Yusuf’un Ama yok işte! Aramıyor… Şu yusufçuk adını verdiğin kuşa bile sevgi göstermiyorsun, unuttun gitti…

Halit: Ne olmuş ha! Neden aramasın? Elbet arar, arayacak biliyorum… (Sesindeki öfke bir anda çaresizliğe dönüşür) Hem, sen, ilgileniyorsun o kuşla bana lüzum yok (Omuz silker)
Ethem: Tabii olmaz, şu günlük mecmualarda olmasa saklanacak yerin yok, yıllardır tek kelime yok, her zaman saatlerce gazetenin aynı sayfasına, üstelikte tersten bakıp duruyorsun… (öfkesini atmak için derin bir nefes alır, Halit’in yüzündeki acıyı görür ve konuyu değiştirmeye çalışır) Çocuklardan bahsedince hatırlar mısın ne hayallerimiz vardı onlar için…

Halit: Hiç unuttum mu bir sor bakalım, ahh ah hep dua ettim, olmadı da değil, sonra bozuldu işler işte… Koptuk birbirimizden… (Bir sigara yakar, derin bir nefes alır ve öksürür, Ethem fırsattan istifade konuyu değiştirmek ister)

Ethem: İçme şunu be muhterem, kalbim var dokunuyor biliyorsun… (Tel. çalar, Halit Ethem’i dinlemeden telefona yapışır,)

Halit: Alo Yusuf! Aa sen misin Nazlı kızım, dur veriyorum, (Telefonu Ethem’e verirken kendi kendine devam eder) benimki de iş işte, ne zaman aradı ki şimdi arasın hayta…

(Ethem tel.i alır bir elini Halit’in omzuna koyup üzülme anlamında işaretler yapar)

Ethem: Buyur yavrum, çok iyiyiz kızım, yok, Halit amcan da iyi, anladım kızım tamam, Tamam dedim ama, Söz söz… Çok özledim torunları, ne zaman geleceksiniz? Hadi bakalım hayırlısı… Tamam kapatıyorum, Onunda size evladım… (Tel. Kapatır..) Devamı Vaarr :) NaKHaR
(fotograf: "linda lafcı, coburg")

21 Ekim 2008

*
*
İÇİMDEKİ TINILAR - 11
*
Çok çok geç olmakla birlikte Çingeneler Zamanı adlı filmi izlediğimde soundtrack'ini çok beğenmiştim, Goran Bregovic dinlemeye başlamam birkaç yıl öncesine dayanır... 
*
Ama size Sezen Aksu'dan Goran Bregovic esintisini kapmış Kasım Yağmurları parçasını sunuyorum...
* 
Şuradan hem dinleyebilir beğenirseniz de indirebilirsiniz...N

19 Ekim 2008


CEP TELEFONU REHBERİNDEN

- Kişilik Analizleri -


Bir arkadaşım sevgilisini yolcu ettikten bizim evin yakınlarında bir telefon bulmuş, geçerken bana bırakıp, "arayan olursa şurda bulduk gelin alın" dersin diye tembihleyerek... 

Önce telefondaki kontöre baktım -20, En son 5 yıl önce Turkcell kullandığım için ödemeli arama yapmayı unutmuşum, Telefon rehberini tarıyorum "Bidenem" ibaresini gördüm "adam kıro" diye geçirdim içimden...

Karıştırmaya devam ediyorum, telefon rehberi kahvehaneden insanlarla dolu isimlerin önünde "kolpa, hırbo, sarı, kara, deli" vs bir sürü sıfat var...

Devam ediyorum bir anda karşıma Gay... diye bir sıfat çıktı "anladığınız üzre adam bazı zamanlarda homoseksüel" İbareyi görür görmez sevgilisine acıdım...

Akşamüstü başka bir arkadaşım adamın amcasına ödemeli çağrı atmayı akıl etti de, amcabey aradı geldi aldı telefonu, tabii evimden bayağı bir uzakta teslim ettim telefonu... Halamın deyimiyle "Böylece sevabımız cepte"... :)  NaKHaR

17 Ekim 2008



HAYATIMA BİLMEDEN YÖN VERENLER - I


Ailemi o kadar çok yazdım ki suyu çıkmasın diye onları bu postumda, es geçiyorum, hayatıma yön veren dışarıdan kişileri hatırlıyorum ne zamandır... İşte başlangıç;

Kevser Karahancı;

İlkokul 1'den - 5'e öğretmenimdi, pozitif ayrımcılıkta üstüne yoktu, okulun
ilk günü resim yapmamız için herkese kağıt dağıtıp beni unutmuştu, öylece kalmıştım, sonra farkedip hemen "niye söylemiyorsun yavrum" diye bir kağıt koymuştu önüme... En güzel resmi tabii ki ben yapmıştım, yoksa bu ayrıntıyı unuturdum... :)

2. sınıfta "beni çok üzüyorsunuz sizi bırakacağım seneye" diye kandırmıştı bizi, yalan olduğunu anladım ama neredeyse ağlayacaktım... Geçenlerde okulumun internet sitesinde adını bulamadım, duyduğuma göre emekli olmuş...

Eğer emekli olmamış olsaydı ufak bir hediye alıp yanına gitmek niyetim vardı, olur ya O veya onu tanıyan biri okuyorsa, Selam ederim... Her yıl yerli malı haftasında okula fındık lahmacun getiren çocukmuş derseniz tanır... :) NaKHaR


15 Ekim 2008


RUHUNUZU ZENGİNLEŞTİRİN !
-Yoksulluk Üzerine-

Gitmeliyim
Ve bakmamalıyım gözlerinin içine
Hayat denen fakirin
Fakir gibi gözüken
Zengin cimrinin…

Konumuz yoksulluk üzerine madem, üstünden yıllar geçmiş bir şiirimin son kıtasını yazmakla başlayayım, Ve söylemeliyim ki maddi yoksullukların hiçbir değeri yok gözümde,

Asıl kötü olan manevi yoksulluktur bence, klişe laflarımız vardır bizim “komşusu açken tok yatmak” gibi… Böyle olmamaktır, “Kelin merhemi olsa…” diye düşünmemek gerekir, “Bugün sana yarın bana”dır çünkü bu hayatta yaşadıklarımız…

Yardımsever olmak, yoksulluğu azaltır diyemem ama kesinlikle ruhunuzu zenginleştirir… Ve zenginleşen ruhların (bir nevi aramızdaki melekler) olduğu toplumlarda maddi yoksulluğun pek fazla yaşayacağını sanmam… Önerim budur… Maddi anlamda zengin insanların ruhlarını zenginleştirmek...NaKHaR
"Babam o kadar yardımseverdi ki, onu ne kıldığı namaz, ne tuttuğu oruç cennete götürmüştür, onu cennete götüren (o kadar eminim) tek şey cömertliğidir... O varken yaşadığımız şehirdeki 3 kişiden biri babamın ekmeğini mutlaka yemiştir"... Yukarıdaki yazdıklarımı anlamayanlar için bir örnek...

14 Ekim 2008





SİHİRLİ DEĞNEK YOK !

Hepimizin tarif edilmez birer hayatı var diye düşünüyorum, dilimiz döndüğünce kendimizi ifade ediyoruz bu dünya da...

Ben skandal ailesinin tam göbeğine düşmüşüm skandalların start aldığı zamanlarda... Etrafımda o kadar yanlış varken kendime bir doğru yol uydurmuşum... Ve o yolu adımlamışım...

Bana ailemden, ahbaplarımdan, dostlarımdan hiçbiri "şöyle yapmalısın"ı göstermedi şimdiye kadar... Eleştirildim, kırıcı ve haince... O yüzden zehir gibi bir dil kullanıyorum yoluma birileri mayın döşedikçe...

Ray Charles'ın hayatını anlatan filmde Ray in annesi oğlunun giderek görme yetisini yitirmesine rağmen, ona "her zaman yanında ben olmayacağım" diyerek yardım etmiyordu...






Ben, hayatını güzelleştirmek adına, (okumak, görmek gibi) hiçbir çaba sarfetmemiş olup, ondan bundan "ne yapmalıyım" diye yardım isteyen insanlara inanamıyorum... Hata yapmaktan korkmalarına dayanamıyorum...

İnsanların size getireceği öneriler yalnızca kendi hayat standartlarında yaşadıkları tecrübelerle sınırlı... Bunu iyice hafızanıza kazıyın... Kendi yaşam koşullarınıza en uygun hareket, tabi yaşamak istediğiniz hayat göze alınarak, neyse onu yapın...

Yardım istemeden önce, en az 2 kez düşünün! Hiçbirimizin elinde sihirli değnek yok, dokunduğumuz hayatı mükemmelleştirelim...Anlayanlar anlamayanlara anlatsın...NaKHaR

12 Ekim 2008


GENETİK VARSAYIM

Genetik hastalıklarımza baktığımda yaşayacağım ya da yakalanacağım hastalıklar gözümü korkutuyor...

Ailemde en çok görülen hastalık diyabet nam-ı diğer şeker hastalığı... Neden olabilecek birçok hatayı yapmamaya özen göstersem de bir şekilde beni paçamdan yakalayacak korkusundan kurtulamıyorum, önümde bu hastalık gelmeden önce yaklaşık olarak 5 yıl kadar bir sürem var...





İkicil ailevi hastalığımız mide ile ilgili olanlar... Gastrit veya daha kötüsü Ülser ki Büyük Ablam ve Babam ameliyat olmuşlardı bu yüzden, Küçük Abimde ve Küçük Ablamda da gastrit oluştu aşırı stresten... Bu hastalık için hiçbir önlemim yok hatta olması için istemeyerek elimden geleni yapıyormuşum gibi, son bir aydır midem de gelip giden ve benim uykusuz kalmama sebep ağrılar mevcut... Stresten uzak yaşamaya çalışsam da nafile, çağımızın hastalığı bu çünkü...

Üzerinde pek durmadığım ama varsayımsal anlamda 20 yıl içinde olabileceğini düşündüğüm bazı hastalıklar ise şöyle; Kist Oluşumu, Kalp, Böbrek Yetmezliği, Bağırsakla ilgili herhangi birşey...

Gel de rahat rahat uyu, gel de offlayıp pufflama, gel de korkma... Sağlıklı beslenmeye çalışıyorum ama yetmez, organik beslenemiyoruz, dengeli beslenemiyoruz vs vs vs... :( NaKHaR

10 Ekim 2008




İÇİMDEKİ TINILAR - 10

Bu hafta yine Haris Alexiou'ya yer veriyoruz, bu kadını dinlemeye bayılıyorum, bu haftaki parçanın ismi "S'agapo S'agapo"...

Ben bu şarkıyı dinlerken Yunanistan'ın fotoğraflardan tanıdığım ve biraz Bozcaada sokaklarını hatırladan dar sokaklarında mavi kapılı beyaz evlerin duvarlarına dokuna dokuna yürüyorum... Bir moda çekimi yapılıyor etrafımda ve kendimce klip çekiyorum beynimde...

Yormayayım sizi Şu Kapıdan geçip hem dinleyin, hem de beğenirseniz indirin efendim :) N

08 Ekim 2008




UNUTULMASI GEREKEN ANLAR SERİSİ - 2

ŞAŞKINLIK

İlkokula yeni başladığım yıllardı, hafta sonu gelmiş Ortanca Ablamın düğününe 10 gün vardı...

O gece babam herhangi bir sebepten, ki sebep bulmak zor değildir alkollüyken Ablamı dövmüştü, vücudunda darp izi oluşturmayacak şekilde genellikle sözleriyle döverdi babam insanları...

Ablam gece boyunca ağladı durdu, Sabah Büyük Abim sıçık bir nedenle evde kavga çıkarmıştı (Yemek yerken ağzını şaplatmak gibi) Ablam bu kez abimden ama kol bacak kırmalı bir dayak yedi...




Abim dışarı gitti, ablam sinir krizi geçirip üstünü başını parçaladı, "Yeter"dedi.. "Hepimize Yeter"di...Ablam üstündeki bluzu sutyeni parçalamıştı ve karşımızda yarı çıplaktı...

Bu olayı unutmak istiyorum, Zaten bu olaydan sonra annem ablamı düğününe kadar kalması için teyzeme göndermiş, Teyzemden düğüne bir hafta varken, eniştemle beraber kaçmışlardı...N

06 Ekim 2008



HİÇ ANLAMIYORUM

Doğum günü kutlamaları, Yılbaşı, Bayram, Cenaze taziyeleri ve aklıma gelmeyen birçok özel gün ve gecelerde insanların birbirlerine sarf ettiği "iyi yıllar, ömutlu yıllar, başın sağolsunlar" gibi cümleleri söylerken kendimi çok tuhaf hissederim...

Gereksiz bir ilgi gösteriyormuşum, sevgi kelebekliği yapıyormuşum gibi geliyor... Ama başkası bana söylediğinde hiç böyle birşey hissetmiyorum neden acaba, içimde bir yerde yabanilik var sanırım... :) NaKHaR


04 Ekim 2008

*

SKANDAL AİLESİ - 16

- Bebek İsteyenler ve Yapanlar -


Küçük Abimin mıymıntı eşi zar zor, hamileliği süresince yatarak doğurabildiği oğlundan sonra -ki bu yeğenim tahminimce eşcinsel olacak- şimdi yine hamile… 3 aylık...
Büyük Ablamın hamile olabileceğinden bahsetmiştim daha önceleri, ne yazık ki mide rahatsızlığından kaynaklı belirtilermiş tüm o mide bulantıları, şişkinlikler… Onda herhangi bir bebek beklentisi yok…

Küçük Ablam, bu yıl anaokuluna başlayan oğluna bir kardeş istiyordu, yapılan tetkiklerden sonra kilo alamadığından olmayacak… Hayatı boyunca en fazla tek hamileliği sırasında 56 kiloya çıkmıştı… doğumdan sonra 44-46 kilo arasında gelip gidiyor…

*
*
*
*
18’lik Yeğenim, Bu yıl reşit olabildiğinden resmi nikâhları Temmuz ayında kıyıldı… 2. çocuğuna hamile ve aldırmamak için eşiyle (20 yaşında) bir aydır tartışıyorlardı… Kaynana doğmasından taraf olduğundan zafer yeğenimin oldu bu kavgada… Ben de kızdım, "seks yaparken korunun, ya hap alın… ya da iş işten geçtikten sonra aldırmaya kalkmayın" diye… Travmatik bir durum çünkü yeğenim için…

Bizim sülale kadınlarının, elleri çok hızlıdır bir iş yaparken hızlarına yetişemez kimse… aynı zamanda çok da doğurgan oluyorlar… Keyfi ve doğum zamanı geçtiği için yapılan 2 sezaryen dışında hepsi normal doğum yaptılar, fırt diye ve hiç zorlanmadan… hatta birinin banyo küvetinde doğum yaptığı da olmuştur, evde yalnız olduğundan :) N

02 Ekim 2008





CANIN CEHENNEME !


Geçen yıl, bizi kandırmayı çok iyi becermiş, insanlara güvenimizi tabanından bir kez daha sarsmış bir kız arkadaşımızın, vize-final haftalarında toplandığımız evinden, polis aramaları sonucu, kundaklanmış bazı arabaların plakaları, birkaç eylem planı bulunmuştu…

Yasadışı bir kampa katılmış, bizi “dizlerimden ameliyat oldum” diye (kendisinin boyu çok kısaydı) kandırmayı başarmıştı… Boşuna demiyorlar yani “götü yere yakın olandan korkacaksın” diye…

Sonraki günlerde aynı kampa katılmış bir milletvekilinin kızıyla beraber gözaltına alınıp aldığı sabıka nedeniyle okulla ilişiği kesildiğini düşünüp, rahatlamıştık duyduklarımızdan sonra…

Zira kendisi aramızdan ayrıldığından itibaren sınıfımızda tüm küsler barıştı… Arabozucu olarak herkese bir şeyler söylemiş “o senin hakkında şöyle söyledi” diyerek…

Bu yıl bu kız “tüm yüzsüzlüğüyle” aramıza döndü… NaKHaR