OYNANMAMIŞ OYUNLARIM - I
-GİRİŞ-
Gecikmiş Söylenceler
(8 yıl önce yazılmış bir oyunumdan)
(Dış Ses)
Yıl 1940, İki çocuk ağlaması vardı ülkenin iki ucunda, Biri doğuda diğeri batıda, Biri dayısının ismini aldı (Ethem), Diğeri dedesinin (Halit), İlkokul ayrı semtlerde geçti, birbirlerinden bihaber, Ta kii liseye kadar, İki farklı yüz, iki yabancı… Yıl 1955, Birçok dostluklar gibi, Onların ki de kavgayla başladı işte, Yıl 1960 Lise bitti ayrıldılar 5 yıl sonra ki askerliklerine kadar… Yıl 1970 Askerlik bitti evlendiler, Aynı mahallede yaşıyorlardı artık, Önce Halit’in oğlu oldu, Sonra Ethem’in kızı, Evlendirme hayalleri vardı çocuklarını, dostluklarını akrabalığa çevirme… Kötü bir olay araya giren, Yıl 2000, Artık birer ihtiyardılar… Sonra mı?
(Ses kesilir, Perde açılırken Halit –Kafasında fötr şapka, boynunda fular ve okuma gözlüğü elinde baston, kafası bastonunda dalgın, kendi kendine mırıldanmaktadır…)
İşte biz!
Daha ne olsun…
Nasıl diyelim size,
Nasıl anlatalım kendimizi?
Pasaklıyız mesela, dağınık…
Hep dağınık…
Ruhu, beyni, mekânı
Her yeri dağınık, Öyleyiz işte Yalancıyız mesela,
Kendimizi kandıracak kadar yalancı
Hiçbir hayalimiz yok artık,
Olmayacak da…
Asabiyiz biz, sabırsızız
Ama en çok dağınığız biz,
Ruhu, beyni, mekânı
Öylesine yaşıyoruz
Ve sonumuzda öylesine bir son olacak belki de
Bilmiyoruz…
(zeki kayahan coşkun'un şiiri üzerinde oynanmıştır)
(zeki kayahan coşkun'un şiiri üzerinde oynanmıştır)
(perde tamamen açılmıştır, mumlarla aydınlatılmış kasvetli bir oda, Sağ tarafta yığılmış eski gazeteler görülmekte, sol tarafta bir kuş kafesi, birkaç saniye sessizliğin ardından içeriye Ethem girer, Halit kafasını bastondan kaldırır)
Ethem: Ne diyorum biliyor musun? Biraz dışarı çıkalım şöyy…
(Halit Ethem i susturmak istercesine, yerden bir gazete alır ve ters çevirdiğini fark etmeyerek, okur gibi yüzünü kapatır, sadece cevap vermek için indirir gazeteyi)
Halit: Neden? Sessiz sakin oturuyoruz işte!
(Ethem kaldığı yerden devam etmektedir)
Ethem: Hava alırız biraz, içimiz ferahır, farkında değil misin bu evin havası, artık bizi yok ediyor
Halit: Farkında olmak mı? Sen çık istediğin gibi gez, hani olurda belki Yusuf’um arar, (Halit’in Oğlu) halimi hatırımı sorar azıcık…
Ethem: Biliyorum yine güceneceksin bana ama, 15 yıl önce eşimi kaybettim, tıpkı senin gibi, hala acısı taptaze biliyorsun. Seninle çocukluktan kalma yarenliğimiz, her gün olmadı iki güne bir arayan Nazlı kızım olmasa (Ethem’in kızı) çoktan öldürmüştüm kendimi! Her gün bir umut aramasını bekliyorsun Yusuf’un Ama yok işte! Aramıyor… Şu yusufçuk adını verdiğin kuşa bile sevgi göstermiyorsun, unuttun gitti…
Halit: Ne olmuş ha! Neden aramasın? Elbet arar, arayacak biliyorum… (Sesindeki öfke bir anda çaresizliğe dönüşür) Hem, sen, ilgileniyorsun o kuşla bana lüzum yok (Omuz silker)
Ethem: Tabii olmaz, şu günlük mecmualarda olmasa saklanacak yerin yok, yıllardır tek kelime yok, her zaman saatlerce gazetenin aynı sayfasına, üstelikte tersten bakıp duruyorsun… (öfkesini atmak için derin bir nefes alır, Halit’in yüzündeki acıyı görür ve konuyu değiştirmeye çalışır) Çocuklardan bahsedince hatırlar mısın ne hayallerimiz vardı onlar için…
Halit: Hiç unuttum mu bir sor bakalım, ahh ah hep dua ettim, olmadı da değil, sonra bozuldu işler işte… Koptuk birbirimizden… (Bir sigara yakar, derin bir nefes alır ve öksürür, Ethem fırsattan istifade konuyu değiştirmek ister)
Ethem: İçme şunu be muhterem, kalbim var dokunuyor biliyorsun… (Tel. çalar, Halit Ethem’i dinlemeden telefona yapışır,)
Halit: Alo Yusuf! Aa sen misin Nazlı kızım, dur veriyorum, (Telefonu Ethem’e verirken kendi kendine devam eder) benimki de iş işte, ne zaman aradı ki şimdi arasın hayta…
(Ethem tel.i alır bir elini Halit’in omzuna koyup üzülme anlamında işaretler yapar)
Ethem: Buyur yavrum, çok iyiyiz kızım, yok, Halit amcan da iyi, anladım kızım tamam, Tamam dedim ama, Söz söz… Çok özledim torunları, ne zaman geleceksiniz? Hadi bakalım hayırlısı… Tamam kapatıyorum, Onunda size evladım… (Tel. Kapatır..) Devamı Vaarr :) NaKHaR
Ethem: Biliyorum yine güceneceksin bana ama, 15 yıl önce eşimi kaybettim, tıpkı senin gibi, hala acısı taptaze biliyorsun. Seninle çocukluktan kalma yarenliğimiz, her gün olmadı iki güne bir arayan Nazlı kızım olmasa (Ethem’in kızı) çoktan öldürmüştüm kendimi! Her gün bir umut aramasını bekliyorsun Yusuf’un Ama yok işte! Aramıyor… Şu yusufçuk adını verdiğin kuşa bile sevgi göstermiyorsun, unuttun gitti…
Halit: Ne olmuş ha! Neden aramasın? Elbet arar, arayacak biliyorum… (Sesindeki öfke bir anda çaresizliğe dönüşür) Hem, sen, ilgileniyorsun o kuşla bana lüzum yok (Omuz silker)
Ethem: Tabii olmaz, şu günlük mecmualarda olmasa saklanacak yerin yok, yıllardır tek kelime yok, her zaman saatlerce gazetenin aynı sayfasına, üstelikte tersten bakıp duruyorsun… (öfkesini atmak için derin bir nefes alır, Halit’in yüzündeki acıyı görür ve konuyu değiştirmeye çalışır) Çocuklardan bahsedince hatırlar mısın ne hayallerimiz vardı onlar için…
Halit: Hiç unuttum mu bir sor bakalım, ahh ah hep dua ettim, olmadı da değil, sonra bozuldu işler işte… Koptuk birbirimizden… (Bir sigara yakar, derin bir nefes alır ve öksürür, Ethem fırsattan istifade konuyu değiştirmek ister)
Ethem: İçme şunu be muhterem, kalbim var dokunuyor biliyorsun… (Tel. çalar, Halit Ethem’i dinlemeden telefona yapışır,)
Halit: Alo Yusuf! Aa sen misin Nazlı kızım, dur veriyorum, (Telefonu Ethem’e verirken kendi kendine devam eder) benimki de iş işte, ne zaman aradı ki şimdi arasın hayta…
(Ethem tel.i alır bir elini Halit’in omzuna koyup üzülme anlamında işaretler yapar)
Ethem: Buyur yavrum, çok iyiyiz kızım, yok, Halit amcan da iyi, anladım kızım tamam, Tamam dedim ama, Söz söz… Çok özledim torunları, ne zaman geleceksiniz? Hadi bakalım hayırlısı… Tamam kapatıyorum, Onunda size evladım… (Tel. Kapatır..) Devamı Vaarr :) NaKHaR
(fotograf: "linda lafcı, coburg")
6 yorum:
çok merak ettim devamını... sabırsızlıkla bekliyorum :)
@dolphinblue;
sonunda biraz şaşırtacağım sanırım bakalım devamını bir yazalım da :)
zaten 3 postluk bir oyun kısa ve öz :)
Nakhar'cım, kullanmış oldugun fotoğraf arkadaşım Linda'nın Coburg'da çektiği biri fotoğraf. Sanırım Google'da görsel taraması yaparken buldun. Alternatif-İstanbul arşivinden indekslenmiş olsa gerek. :)
Kaynak belirtmek mumkun mu? En azından "fotograf: linda lafcı, coburg" gibisinden.
Teşekkürler.
iyi gidiyor... şu kapatılmanın üzerine sinir bozukluğuyla okudum. daha sonra tekrar geçeceğim üzerinden... ama yarım kalmasın...
@ezgi;
normalde kedi'nin arşivini kullanıyorum... yazı girecektim baktım fotoğraf bulamıyorum en iyisimi dedim google dan bakayım boş kalmasın... yazarım sorun değil...
@Kişisel depresyon anıları;
Bende yarım kalsın istemiyorum ama hepsini birden yazarsam çok uzun oluyordu birkaç güne kadar gireceğim devamını bakalım... :)
Yorum Gönder